Korku filmlerine gönül verenlerle yaptığım röportajlar
serisinde bu kez 3 çılgın genç yönetmen var. Matt Bettinelli-Olpin &
Tyler Gillett ve Chad Villella adlı yönetmenlerimiz tüm işlerini ortaklaşa yaptıklarından
kendilerine Radio Silence adını
vermişler. Bu grup çalışmalarına ilk başta kısa eğlenceli korku filmleri çekerek
başlamış, daha sonra da uzun metrajlı korku/gerilim filmlerine el atmışlar. Radio
Silence adındaki bu ekip, V/H/S, Devil’s
Due ve Southbound filmlerini yazmış, yönetmiş hatta filmlerinde oynamışlar.
Sosyal
medya üzerinden kendilerine tek tek ulaşıp sohbet etme fırsatı yakaladığımda
gördüğüm en önemli şey; her birinin yaptıkları işleri severek ve eğlenerek
ortaya çıkarttıklarıydı. Gerçekten çok çılgın fikirleri olan ve değişik işler
peşinden koşan bu 3 arkadaş grubu, kesinlikle ilerleyen zamanlarda çok enteresan
korku/gerilim filmlerine imza atacaklar gibi gözüküyor.
Radio Silence ekibi, www.populersinema.com ‘da ve sosyal medya ortamında yayınlamak
üzere sorduğum soruları beni kırmayıp, bir araya gelerek ortaklaşa cevapladılar. Kendilerine çok teşekkür ediyor başarılar
diliyorum.
Radio Silence hakkındaki
tüm detaylar için www.hiradiosilence.com web
sitesini ziyaret edebilirsiniz.
RS-
Harika
soru! Birlikte çalışmaya 2009 Ekim'inde bizim İnteraktif Macera kısa
filmlerimizden biri olan Doğumgünü Partisi'nde (bu da linki: https://www.youtube.com/watch?v=eDn0ow8EzcU) başladık.
Aksiyon/Macera/Komedi tarzında başlamamıza rağmen zamanla benzer karanlık espri
anlayışına sahip olduğumuzu fark ettik. Kısa filmlerimizden "Dağ Şeytanı
Şakası Korkunç Bir Şekilde Başarısız Oldu" (linki burada: https://www.youtube.com/watch?v=5gavMcrpT4U )
yapımcı Brad Miska'nın gözüne takıldı ve bize orijinal V/H/S'nin bir parçası
olmayı teklif etti. O zamandan beri korku türündeyiz. Korku türüne olan tutkumuz
kendi kişisel korkularımızın üzerine gitmemizden geliyor.
Yaptığımız herhangi
bir şeydeki gibi, bize korkunç gelen ve hakkında kabuslar gördüğümüz alanları
ve fikirleri keşfetmek istiyoruz. V/H/S'den Southbond'a kadar keşfettiğimiz
bütün konular, üzerine gitmek istediğimiz köklü kişisel korkularımızdan
geliyor. Bu korkuların bazıları çok saçma olmasına rağmen, (mesela V/H/S'deki
gibi yanlış adrese gitmek) bazıları çok daha ciddi (Southbound'da keşfettiğimiz
suçluluk ve pişmanlık hissi gibi). Bunların hepsi kişisel seviyeden gelen
şeyler bize. Ayrıca, yaptığımız işlerde biraz komedi ya da mizah anlayışı
arayışımızın sebebi de bu. Çünkü hayat tam da böyle, değil mi? Biraz eğlenceli,
biraz korkutucu.
KE-
Radio Silence olarak korku filmleri yazıyor, yönetiyor ve filmlerde
oynuyorsunuz. Nasıl bir iş bölümü yapıyorsunuz? Tartışıyor musunuz hiç?
RS-
Her
şeyle biz ilgileniyoruz, üretimin her aşamasıyla. Yazılması, yönetilmesi,
oyunculuğu, düzenlenmesi, finansmanı ve diğer işle ilgili bütün işlemlerle. Bütçelerin
çok çok kısıtlı olduğu bağımsız yapımlar söz konusu olduğunda, üretim kaynaklı
sorunlara yaratıcı çözümler bulmak zorundasınız. Bu durum sizi, her şeyi
projeye yarar sağlayan şekilde yapmanız konusunda deneyimli hale getiriyor.
İşlerle başa çıkmanın eğlenceli bir yolu bu. Setteki iletişim açısından,
projeye hepimiz aynı noktada oluncaya kadar hazırlandıktan sonra başlıyoruz. Bu
şekilde hızlı ve etkili bir şekilde oyunculuk, yönetme işleri ve çekimleri
tamamlayabiliyoruz. Ve bu şekilde bir şey yanlış giderse direkt ietişim kurup
düzeltme imkanına sahip olmuş oluyoruz. Mesela bu korkunç kötüydü, hadi tekrar
yapalım diyebiliyoruz.
KE-
Neden V/H/S’in devam filmlerinde yer almadınız?
RS-
V/H/S
serisinin bir parçası değildik. Devam filmlerinde yeni korku yönetmenlerine de
bir şans vermenin harika olacağını düşündük, bunun dışında başka bir sebebi
yok. V/H/S'yi kendi işimizi dünyaya sunmak açısından bir fırsat olarak gördük
ve diğerlerine de bu fırsatı tanımak istedik. Bunun yanı sıra V/H/S'nin
Sundance'teki galasından aylar sonra Devil's Due filminin ön prodüksiyonu
içindeydik. Ve bu da bizim fazlaca zamanımızı aldı.
KE-
Çektiğiniz filmler arasında en beğenilenleri hangisi oldu, Neden?
RS-
Bana kalırsa en popüler filmimiz ilk işlerimizden Roommate Alien Prank Goes Bad
(Linki: https://www.youtube.com/watch?v=gWqI0U3pBdA ) .
Bu video dijital ortamda tanınmamızın sağlayan ilk işlerimizden biri. Ayrıca
komedi ve korku elementlerini bir araya getirmeyi ne kadar sevdiğimizin de bir
nevi temsili. Kısa, sevimli ve beklenmedik bir sona sahip. Ve popülerlik
yönünden şimdiye kadar yaptıklarımız arasında en çok izlenen işlerimizden biri.
KE-
Filmleriniz yaratırkan ilham aldığınız yönetmenler var mı?
RS-
Harika soru daha ! 3 kişi olduğumuz için, ilhamımız korku ve diğer türlerde bir
çok farklı yönetmenden geliyor. Bizi en çok etkileyenler büyük yönetmenlerden
Steven Spielberg, Martin Scorsese, Stanley Kubrick ve Sam Raimi diyebiliriz.
Hayranlık duyduğumuz diğer isimlerden ise Coen Kardeşler, David Fincher ve
Christopher Nolan'ı sayabiliriz.
Oldukça başarılı
yönetmenlerin işlerinden ilham almanın en güzel yanı, bu işi en iyilerinden
öğrenmiş olmak. Fakat yine de o işi sizin yapan, size özel yapan şeylerden de
içermeli yaptığınız şey. Sizin dışınızda diğer insanların neler yaptığının ve
neden onları sevdiğinizin farkında ve bilgi sahibi olmak çok önemli diye
düşünüyorum. Kendinizi temelden eğiterek ve bu temelde bir şeyler ürettiğinizde
bir şeylerin yanlış gitmesi imkansız.
KE-
Korku filmi çekmenin ne gibi zorlukları var? Sette yaşadığınız zor anlar
mutlaka olmuştur. Bize biraz anlatır mısınız?
RS-
Sette zorlayıcı zamanlar hep olacaktır, ama yeterince hazırlıklıysanız genelde
bir şekilde zor durumlarla başa çıkabiliyorsunuz ve krizden fırsat
yaratabiliyorsunuz. Bence kendimizle gurur duyduğumuz bir şey varsa o da, sıkıntılı
süreçlerle yumuşak ve etkili bir şekilde başa çıkmamızdır. Bu yetkinlik aslında
yıllar boyunca ya çok az ya da hiç bütçemiz olmadan çalışmamızdan ve sürekli
çıkan farklı farklı problemlere karşı yaratıcı çözümler üretmemizle elde
edildi. Problemlerin büyük bir çoğunluğu bütçe kısıtlamaları kaynaklıydı ve
bütün projeyi hasara uğratmadan beklentilerimizi ayarlamak için yaratıcı
çözümler bulmak zorundaydık.
İnsanların gördüğü tek şey
film ve sette ne olursa olsun filmde hataya yer yok. Herkes ve herşey orada
filmi sunmak ve olabildiğinde iyi olması için varlar.
Setteki oyuncular, diğer
insanlarla uğraşma açısından, basit ve kesin iletişim, herkesin aynı noktada olduğundan emin olmak gibi
zaman zaman çıkan aksaklıkların giderilmesinde çok büyük bir öneme sahip. Herkes
orada çalışmak ve iyi zaman geçirmek için var ve herkes projenin olabileceğinin
en iyisi olabilmesi için elinden geleni yapıyor. Saygılı olmak ve yaptığı işten
keyif almak inanılmaz derecede önemli. Filmler hiç bir zaman tek kişiyle
yapılmaz, iyi bir takım ve çevre sahibi olmak kritik öneme sahiptir. Sette geçirdiğimiz
en zor zamana gelince; Kaliforniya'da Death Valley'de çekim yapıyorduk, hava
inanılmaz sıcaktı ve çölde uzay kıyafetleri içindeydik. Anlayacağınız
yaptığımız en akıllıca şey sayılmazdı ve dahası Matt geceyi hastanede geçirmek
zorunda kaldı.
KE- Bize yeni projeleriniz hakkında biraz
bilgi verebilir misiniz? Korku filmlerine devam mı?
RS- Bizim her
zaman aynı anda birden çok projemiz oluyor, çünkü hangisi hayata geçer hiç
bilemiyoruz. Hokkabazlık gibi aslında, belli bir zamanda havada uçan birden çok
topunuz olmak zorunda. Şu an üzerinde çalıştığımız ve bizi en çok
heyecanlandıran işlerimizden birisi aslında bir korku projesi bile değil. Çocuklar
için bir program. Bu sahada keşiflerde bulunmayı ve hem profesyonel olarak hem
de şirket olarak daha geniş alanlara yayılmayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu
arada hazırda bir çok korku türünde fikirlerimiz de var ve gelişme sürecinde
bekliyor. Onlardan birinin bir sonraki filmimiz olacağına eminim.
KE-
En beğendiğiniz korku filmlerini yazar mısınız?
RS-
Favori filmlerimizden
bazıları: The Shining, The Exorcist, JoyRide, It Follows, The Strangers, Ils, You’re
Next, Funny Games, Nightmare on Elm Street, The Evil Dead
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.