Popüler sanat dediğimiz
sinemanın kendisine ait dünyasında, ülkemizde de dahil olmak üzere, tüm dünya
ülkelerinde mutlaka çeşitli nedenlerle
sansüre uğramış farklı türlere ait yüzlerce film bulunmaktadır. Çekilen
filmlerin kalitesi ne olursa olsun birçok yapım, daha gösterime girmeden
içerdiği politik, erotik veya aşırı şiddet unsurlarından dolayı çeşitli
ülkelerde yasaklanıyor. Dvd’leri ya anında ya da bir süre sonra hemen
toplatılıyor. Ülkemizdeki festivallerde, özellikle 80’li yıllarda pek çok film,
sansür kurulu tarafından müstehcen sahnelerinden veya dini duyguları kötüye
kullanma gerekçesi ile yasaklanmıştır. Yakın zamanda bile, yine ülkemizdeki festivallerden
bazı filmler, belgeseller çıkartılmış olup, bu durum çok büyük tepkilere ve
tartışmalara yol açmıştır.
Yasaklanmış veya sansürlenmiş olan herşey, insanoğlunda
nedense daha fazla merak uyandırır. Eğer bir film gösterimden çekilmiş veya Dvd’si
toplatılmışsa, sinemaya gönül veren, takip eden seyirciler, yazarlar bu
filmleri bulup bir şekilde izlemek isterler. Hazırladığım liste, pornografik
(aşırı cinsellik içeren) ya da insan psikolojisini bozacak kadar rahatsız
edici, yoğun şiddet içerikli filmlerden oluşuyor. Bu filmlerin yasaklanmasına neden
olacak türlerin başında Snuff (sadistçe bir seks
eylemi sırasında oyuncuların katledildiği yasa dışı çekilmiş pornografik film
türüne verilen ad) ve Gore (içinde bolca kan, vahşet ve işkence dolu
sahneler içeren seyretmesi zor film türü) geliyor. Özellikle yamyamlık üzerine
yapılmış, içinde kan ve vahşet sahneleri fazlaca yer alan filmler, henüz
gösterime bile girmeden yasaklanmıştır. Tüm dünyada sansürlenmiş veya
yasaklanmış olan bu yapımların arasında çok bilinen yönetmenlerin de filmleri
yer almaktadır. Kimi yönetmenler çektikleri bu tür filmler yüzünden ağır hakaretlere
uğramış, dövülmüş ve hapse girmiştir.
Sayısı
oldukça fazla olan bu tür
filmler, dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır yasaklanmıştır, hatta bu
yasakları devam bile etmektedir. Daha çok yetişkinlere hitap eden bu tarz yapımlar,
kesinlikle çocuklardan uzak tutulmalı ve asla seyrettirilmemelidir. Bu filmler oldukça
etkilenebileceğiniz yapımlardır ve izlemek için gerçekten sağlam bir bünye ve
psikolojiye sahip olmanız gerekir.
Aşağıdaki listede, yasaklanmış filmler arasında sıkça yer
alan ve üzerinde çok konuşulup, tartışılan 10 sarsıcı film yer alıyor.
Özellikle sansüre uğramış bu türdeki filmlere merakı olanlar için oldukça ideal
bir liste olduğunu düşünüyorum.
CANNIBAL
HOLOCAUST (1980) Yamyam İşkencesi
Yasaklanan filmlerle ilgili araştırma
yaptığınızda karşınıza yüzde yüz çıkacak bir filmdir bu. Dört kişilik bilim
adamı ekibinin belgesel çekmek için amazonlara yaptığı seyahat sırasında
başlarına gelen olayları anlatır. Kendilerinden uzun süre haber alınamaması
üzerine amazonlara doğru araştırma için bir ekip daha yollanır. Ekibin bulduğu
çekim kasetleri izlenmeye başlandığında tüm vahşet ortaya çıkar. Bir yamyam
kabilesinin eline düşen film ekibine tecavüz, kazığa geçirme, organlarını kesme
gibi korkunç ve şiddet dolu işkenceler yapılmıştır. Sahnelerin fazla gerçekçi
olması bile o yıllarda birçok tartışmaya yol açmış ve Milano’da ilk gösterimi
sırasında filme el konulmuş hatta yönetmen Ruggero Deodato tutuklanmıştır. Ardından film, içerdiği fazla şiddet ve tecavüz gibi sahnelerden dolayı da
bir çok ülkede sansürlenmiştir.
CANNIBAL
FEROX (1981)
İtalyan sinemasının Cannibal Bloom adı
verilen yamyam filmleri döneminde çok ses getirmiş olan Cannibal Holocoust’un
ardından çekilen Cannibal Ferox, bir antropolog grubunun yamyamların
varoluşlarını araştırmak için Paraguay’daki yanlış bölgelerde gezinmeleri
sonucu yakalanmalarını ve şiddet görmelerini konu alır. Senarist ve yönetmen
Umberto Lenzi’ye ait olan Cannibal Ferox, hayvan severleri de oldukça rahatsız
eden ve bakılamayacak kadar vahşet içeren sahnelerle dolu olup, 31 ülkede
yasaklanarak Video Nasty listesine girmiştir. Özellikle göğüslerinden çengelle
asılan kızın olduğu sahneye bakmak bile biraz sağlam mide gerektiriyor.
SALO
OR THE 120 DAYS OF SODOM (1975) Salo ya da Sodom’un 120 Günü
Marquis de Sade'nin 1785 tarihli eserine dayanan film,
aynı zamanda yönetmen Pier Paolo Pasolini'nin
kendi yaşantısını da gözler önüne serer. Filmdeki hikaye, 1944 yılında Nazi Almanya'sının kontrolünde olan
faşist Salo Cumhuriyeti'nde geçer. 18 genç çocuk ve 4 yaşlı iş adamı bir şatoya
kapatılır ve 120 gün boyunca bu genç kölelere fiziksel, ruhsal ve cinsel
işkence uygulanır. Bu kurallara uymayanlar ise cezalandırılır. Penislerini mum
ateşine tutmak, gözlerini oymak ve göğüslerine mil çekmek gibi her türlü
iğrençliğin pratik olarak uygulanışını gösteren filmin, bu tarz rahatsız edici sadizm
temalı sahnelerinin aşırı olması sebebiyle birçok ülkede gösterimi yasaklanmış
olup, tüm Dvd’leri toplatılmıştır. Dvd’leri halen piyasada bulunmayan ve ilk
çıkan serisi ise, bulunduğunda çok yüksek fiyatlara satılan Salo
ya da Sodom’un 120 Günü, halen dünyanın en pahalı
Dvd’si olma rekorunu elinde bulundurmaktadır. Filmin gösteriminden kısa bir
süre önce, filmin yönetmeni Pier Paolo Pasolini dövülerek öldürülmüş olarak bir
sahilde bulunmuştur.
SRPSKI
FILM / A SERBIAN FILM (2010)
Sırpski Film ( A Serbian Film), pedofili,
nekrofili ve çocuk pornosu temaları içeren gerçek görüntülerin de içinde yer
aldığı seyretmesi zor bir filmdir. Hikaye, ailesi ile birlikte yaşayan emekli
porno yıldızı Milos’ın karşısına çıkan yüksek rakamlı ve gizemli bir rol
teklifini kabul etmesiyle başlar. Sanat filminde oynacağını söylenen kişilerin
Milos’a verecekleri görev tahammül edilebilecek gibi değildir. Çıplak bir
kadını çok sert dövme, yeni doğan bebeğe tecavüz gibi oldukça şiddetli pornografik
sahneler içeren, “yuh artık bu kadar da olmaz” kelimelerini defalarca seyirciye
söylettirecek kadar güçlü ve çok can sıkıcı bir filmdir. Sapıkça dürtüleri çok
açık bir şekilde gösteren Sırpski Film’i izlemek için dünyadaki her türlü
sapkınlıkları ve iğrençlikleri çok merak ediyor olmanız gerekiyor ki, zaten
sanırım normal bir düşüncede olmayan yönetmenin de amacı bu. İnsan
psikolojisini bozabilecek nitelikte olan bu film, 50’den fazla ülkede gösterimi
kesinlikle yasaklanmış ve bu yasak halen de devam etmektedir.
LAST
TANGO IN PARIS (1973) Paris’te Son Tango
Bernardo Bertolucci’nin filmi olan Last Tango In Paris,
Jeanne adındaki bir kadınla kendisinden yaşça büyük bir adam olan Paul ile
yaşadığı kaçak ve sert kurallara dayanan bir ilişkiyi anlatır. Birbirlerinin yaşantılarına
karışmadan, sadece buluştukları evde ilişkilerini sürdürmeleri ve hayatlarını
sorgulamamaları gerekmektedir. Marlon Brando’nun başrolünde yer aldığı film,
birçok cinsel sapkınlığı göz önüne sererken, Paul’un Jeanne’e anal yoldan
tecavüz ettiği meşhur tereyağ sahnesi yüzünden İtalya, Singapur, Yeni Zelanda,
Portekiz, Güney Kore gibi ülkelerde gösterimi durdurulmuştur. İtalya,
filmin tüm kopyalarını yok etmiş ve bu filmi daima nefretle anmıştır. Ayrıca
yönetmen bu sahne yüzünden de 4 ay hapis yatmıştır. Aslında diğer sapıkça
çekilmiş filmlerin yanında çok da sert olmayan bir sahne olmasına karşın, halen
sansürlenmiş filmler arasında adı geçmektedir.
THE
LAST HOUSE ON THE LEFT (1972) Soldaki Son Ev
Yönetmen Wes Craven’in şiddetin sınırlarını
zorladığı bir filmidir. Gerçek bir olayı anlatan The Last House On The Left,
sapıklar tarafından kaçırılan iki kızdan birisinin ailesinin sert yollarla
katillerden aldığı intikamı anlatır. Sapıklar, ormanda kızlara fazlasıyla
eziyet çektirdikten sonra vahşice öldürürler. Filmin en fazla rahatsız eden
kısımları aslında ırzlarına geçtikleri sahneler değil, kızların birbirleri ile
zorla seviştirilmesi, içlerinden birisinin bıçaklanması, tekmelenmesi ve
organlarının sökülmesi gibi aşırı fiziksel şiddet içeren sahnelerdir. Hatta
tecavüz sahnesi sırasında oyuncu Sandra Peabody'nin travma geçirip seti
terkettiği de çok konuşulmuştur. Ayrıca filmin belgesel havasındaki çekim
tekniği, gerçekten yaşanmış bu öyküyü oldukça inandırıcı kılar. Film, vahşet
içerikli travmatik sahneleri yüzünden İngiltere, Singapur,
İzlanda, Yeni Zelanda, Norveç, dönemin Batı Almanya’sı ve Avustralya’da yasaklanmıştır.
Bu arada The Last House On The Left’in, 2009
yılında orjinal versiyonunu asla yakalayamayan vasat bir yeni çevrimi de
bulunmaktadır.
I
SPIT ON YOUR GRAVE (1978) Mezarına Tüküreceğim
Meir
Zarchi’nin yönettiği bir kitap uyarlaması olan bu kült filmde, genç bir kadın nehir
kenarındaki evinde huzur bulmaya ve yazdığı yeni romanını tamamlamaya gider.
Fakat bunu fark eden dört hasta ruhlu insan tarafından vahşet ve insanlık dışı bir
muamele ile karşılaşır. Tüm sapıklar tarafından tecavüze uğrar. Yaşadığı
travmanın ardından genç kadın, hepsinin izini bulup tek tek acımasız bir
şekilde intikam alır. Filmdeki tecavüz
ve eziyet içeren sahneler, kadının vahşi şekilde intikam alma sahnelerinden
daha sarsıcıdır. İçinde fazla diyalog bulundurmayan I Spit On Your Grave, bol miktarda vahşet
içeren ve izlenmesi güç tecavüz sahnelerinin oldukça uzun sürmesinden dolayı Finlandiya, Avustralya, Çin, Singapur, Malezya, Yeni
Zelanda, Kanada, İzlanda, Norveç, Batı Almanya, İrlanda ve İngiltere’de
yasaklanmış olup, yıllar sonra 30 dakikası kesilmiş versiyonu ile tekrar
gösterilmiştir.
Nadine ve Manu Fransa’da yaşayan ve sorunları olan iki kadındır. Nadine,
eski bir porno oyuncusu ve fahişedir. Manu
ise, psikopat ağabeyi ile yaşamaktan ve ezilmekten usanmış bir kadındır. Günün
birinde Manu bir grup tarafından tecavüze uğrar ve kaçarken Nadine ile tanışır.
İki kadın bu olayın ardından birlikte Bonnie & Clyde tarzı bir uslupla seri
katil şeklinde takılmaya ve intikam almaya başlarlar. Coralie Trinh Thi ve
Virginie Despentes'ın birlikte yönettiği Baise-Moi, intikam sahnelerinden çok,
içerdiği pornoyu andıran gerçek seks sahneleri ile çok fazla tartışmaya yol
açmıştır. Film, seks, şiddet ve sanatın iç içe geçmiş bir halidir. Festivallerinde
gösterildikten kısa bir süre sonra Fransa, Yeni Zelanda ve Avusturya’da
gösterimi yasaklanmıştır. Şiddet ve porno içerikli bir film olan Baise Moi,
daha sonra kesilmiş versiyonu ile gösterime girmiş olsa da, bu durumu sinema
salonu sahipleri uzun süre protesto etmiştir.
SNUFF
102 (2007) İşkence
Film, genç bir gazetecinin Snuff filmler
araştırması sırasında bazı şok eden görüntülerle karşılaşmasıyla başlar. El
kamerası ile çekilmiş cinayet, işkence ve tecavüz sahnelerini içeren bu görüntüler
sonrasında olaylar farklı gelişir. Filmdeki işkence sahnelerinin gerçek olduğu
söylentileri yüzünden yönetmen Mariano Peralta, filmin galasının yapıldığı
festival sırasında seyircilerin saldırısına uğramış ve yaralanmıştır. Gala
sonrasında ise, yapılan söyleşilerde yine yönetmene gerçek sahneler gösterildiği
gerekçesi ile fazlasıyla suçlamalar yapılmıştır. Çünkü filmin başında,
sahnelerin gerçek olduğu ve seyircinin bunu bilmesi gerektiği belirtiliyor.
Hamile kadının üstünde zıplama, kadını göğüslerinden tahtaya çivileme, kafa
kesme, maymuna yapılan işkence ve bunun gibi pek çok sapıkça ve piskopatça
sahnelerin bolca yer aldığı gore türündeki Snuff 102’nin, Türkiye dahil olmak
üzere 50’den fazla ülkede gösterimi yasaklanmıştır.
GROTESQUE
(2009)
Yeni tanışan bir çift, ilk çıktıkları gece
piskopat bir doktor tarafından kaçırılıp oldukça acı veren ve vahşice
planlanmış işkence oyunlarına maruz kalır. Korku sinemasında pek eşine
rastlanılmayacak kadar sadistçe ve bol kanlı işkence sahneleri barındıran Japon
yapımı Grotesque, şiddet sahnelerinden çok,
insan üzerinde yarattığı psikolojik gerilim ile daha ön planda olan bir film. İnsan
uzuvlarını kesme ve durmak bilmeyen işkence sahnelerinden dolayı, İngiltere Film
Sınıflandırma Kurulu (BBFC) tarafından herhangi bir sınıfa sokulamamış ve hem
gösterimi hem de satışı durdurulmuştur. Film, bu durumun ardından kısa bir süre
sonra, pek çok ülkede sansürlenmiş ve yasaklı filmler listesine girmiştir.
Bu Yazım GodFather dergisi Temmuz-Ağustos 2016 sayısında yayınlanmıştır.