2012 yapımı Found, uzun zamandır izlediğim en rahatsız
edici ve sinir bozucu filmlerden birisi. Çok düşük bir bütçeyle ilk uzun
metrajlı filmini çeken yönetmen Scott Schirmer,
kullandığı çekim teknikleri ve korku filmlerine yolladığı bolca
göndermeleri ile adeta izleyiciye 80’ler havasını yaşatıyor. Aslında tam olarak
filmde bir yıl aralığı vs. belirtilmiyor, fakat duvardaki rock gruplarına ait
posterleri, video kaset dükkanında kiralanan filmleri ve çalan müzikleri hesaba
katarsak hikayenin 80’lerde geçtiğini çıkartmak mümkün.
Bir romandan uyarlanan Found, abisinin katil olduğunu
öğrenen fazla meraklı bir ergenin bozulan davranışlarını ve huzursuz
yaşantısını ele alıyor. 12 yaşındaki Marty (Gavin Brown), okulda devamlı
tartaklanan, korku filmi meraklısı olan bir çocuktur. Şiddete eğilimli bir baba ve korku filmlerine
düşkünlüğü yüzünden her seferinde kendisini azarlayan bir anne ile aynı evde
yaşamak zorundadır. Arkadaşları ile evde film izlemeyi seven Marty’nin en büyük
tutkusu ise, abisi Steve (Ethan Philbeck)’in odasına girip eşyalarını
karıştırmak ve onun yaşam tarzına özenmek. Yalnız görülüyor ki, Marty’nin gizlice
yaptığı keşiflerin ardından abisinin yaptığı işleri öğrendiğinde ortada pek de
özenilecek bir tarz yok. Çünkü abisi Steve, geceleri ortadan yok olan, kurbanlarının
kafasını keserek odasında saklayan kafayı sıyırmış bir seri katil. Odasında
bulduğu kesik kafayı gördükten sonra ne yapacağını şaşıran ama nedense bu
konuda sessiz kalmayı bir türlü beceremeyen Marty, bir akşam arkadaşı ile
beraber izledikleri korku filmindeki dehşet veren olaylarla abisinin yaptıkları
arasında bir bağ kurar. Şiddet kısımları çok yüksek olan bu filmde, işkence
yaparak kurbanlarının kafasını kesen bir maskeli katil konusu işlenir. Ve
filmdeki katilin taktığı gaz maskesinin aynısı abisinde de vardır.
Filmin bundan sonrası ise, seyirciye oldukça rahatsızlık
ve tedirginlik veren olaylar örgüsü ile dolu. Konusunu her ne kadar ayrıntısı
ile kısaca anlatsam da, bu filmde önemli olan şey, bu ayrıntıları izlerken
yaşadığınız gerilim ve sonlara doğru hızlanacak olan kalp atışlarınızın ritmi. Found’ın
en güzel yanlarından birisi, kamera tekniklerinin yerli yerinde kullanılmış
olması. Marty’nin bozuk olan davranışları, telaşlı ve ne yapacağını şaşırmış
halleri yakın plan çekimlerle filme oldukça iyi yansıtılmış. Ayrıca Marty ve
Steve’nin performansları da filmi çok iyi yerlere taşıyor. İki kardeşin hem
aile içinde, hem de kendi aralarındaki sıkıntılı ve gerginlik yaratan
diyaloglar ise izleyiciyi filme daha fazla bağlıyor.
Filmin başlarda yavaş ilerleyen dramatik hali, finale
doğru adım adım artan gerilimle birlikte bambaşka bir şekle dönüşüyor. Bu arada
yönetmen kesinlikle filmin ana fikri konusunda oldukça açık ve net davranmayı
tercih etmiş. Korku filmi izlemenin insanları ne kadar değiştirebileceğini ve
fazla özenildiği takdirde nelere yol açacağını da birebir cesurca anlatmış. Psikolojisi
bozuk olan insanların zaten korku filmlerini eğlence olarak görmeyip, katilleri
taklit ederek ortada gezmesi gayet doğal. Ama filmde asıl anlatılan şey, katil
olan bir ağabeyle birlikte yaşayan korku filmi meraklısı bir kardeşin
gerçeklerle yüzleştikten sonra hayatının bir korku filmine dönüşmesi.
Uzaktan çok basit ve sıradan bir slasher filmi izlenimi
veren Found, başarılı efektleri ve çekimleri ile göz dolduran, korku filmine
düşkün olanları ilgilendirecek çok fazla detayı içinde barındıran oldukça
profesyonelce işlenmiş bir yapım. Film psikolojik drama şeklinde başlıyor ve gerilimle
devam ederek “gore” ile finali yapıyor. Bu arada hikayesi, baştan sona kadar
içinize huzursuzluk verecek bir yapıya da sahip.
Bu arada bir dip not verelim: Filmin içinde Marty’nin
abisinin odasında izlediği “Headless” filmi
yönetmen Arthur Cullipher tarafından 2015 yılında çekilmiş. Bulup izlemek şart.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.