Bahariye Caddesi (Tramvay yolu) Akyıldız pasajında
bulunan Tiyatro Ak’la Kara, Keren Kobanbay ve Savaş Özdural’ın birlikte
kurdukları küçük ama inanılmaz samimi ve hoş bir tiyatro salonu. İkilinin eski
talk show projelerinin adı olan Ak’la Kara’nın değerli oyuncuları, her sezon
birbirinden farklı oyunlarla seyircinin karşısına çıkıyor.
Tiyatronun yönetmen yardımcısı ve sahne amiri olan Can
Esendal’ın daveti üzerine Üç Nokta adındaki komedi oyununu ben de izleme
fırsatı yakaladım. Pasajın altında yer alan tiyatro salonuna doğru indiğinizde,
eski oyuncuların ve değerli sanatçıların resimleri ile süslenmiş güzel bir
fuaye sizi karşılıyor. Salona girip ön sıradaki yerimi aldığımda ise, direk
sahne ile içiçeydim. Evet, yakın değil içiçe; sahne ile aranızda mesafe yok,
adım atsam oyundayım. İnanın bir oyunu bu kadar yakından, burnunuzun dibinden izlemek
çok keyifli bir durum. Moulin Rogue müzikalinden “El Tango De Roxanne” parçası
eşliğinde beklemeye başladığımız iki perdelik Üç Nokta oyunu, başlama sesinden
son ana kadar izleyiciye gülme garantisi vaad ediyor.
Oyunun
hikayesi : Bitirim bir taksi şoförü olan Faruk, hayalperest bir
oyun yazarı olan Tarık ve telaşlı bir yapıya sahip olan Sadık adındaki üçüzler
aynı evde yaşamaktadır. Faruk, eve Hale adında bir masöz çağırmıştır. Tarık,
yayınevinden gelecek olan Jale’yi beklemektedir. Sadık ise, bir cinayete tanık
olmuştur ve ölen adamın karısı Lale ifade vermesi için onun peşine düşmüştür. O
gün temizlik günüdür ve temizlikçi Fatma, kişileri ve olayları iyice birbirine
karıştırır. Ona aşık olan apartman görevlisi Siyami de kafasını daha çok
karıştırır. Cinayeti işleyen Tayyar ve onun peşinde olan Komiser Bülent de eve
gelince, akıllara zarar bir koşturmaca başlar.
Okuduğunuz gibi oyunun hikayesi, tiyatro komedilerinde
çok sık rastladığımız karışık olaylar örgüsü üzerinden ilerliyor. Oyun, evin
temizlikçisi Fatma ile açılıyor. Söylene söylene eve gelen ve işini yapan
Fatma, adeta oyunun başından sonuna kadar evdeki farklı karakterlere sahip olan
üçüzlere karşı savaş veriyor. Fatma rolünü canlandıran dizi/filmlerden
tanıdığımız ve aynı zamanda seslendirme sanatçısı olan usta oyuncu Bedia Ener,
oyunun tüm yükünü kesinlikle üstünde taşıyor. Bedia Ener’in başarılı
performansının yanında, üçüzleri canlandıran Kerem Kobanbay’ın da rolü bir
hayli zor ve çok önemli. Oyun boyunca sürekli karşımıza çıkan farklı
karakterleri tek başına oynamak o kadar kolay olmasa gerek. Gerçekten Faruk,
Tarık ve Sadık ile kafamızı karıştıran, ama bir o kadar da gülmemizi sağlayan
Kerem Kobanbay’ın başarısı takdire değer. Bu arada oyun sırasında aniden ortaya
çıkan ve absürd esprileri ile oyun dışı bir karakter olarak gözüken Can Esendal
da, Üç Nokta’ya renk katan bir oyuncu. Oyunun en sevimli rollerine sahip olan
iki isim daha var. Masöz ve sarhoş Hale ile metalci kılıklı katil Tayyar. Buket
Dereoğlu, sarhoş masöz rolüyle adeta döktürürken, heavy metalci katili
canlandıran Levent Ünsal ise, mükemmel performansı ile göz dolduruyor.
Özellikle bu ikilinin yer aldığı esprisi bol olan sahneler, oyunun çıtasını
biraz daha yükseltiyor. Tayyar’ın tam yerinde yaptığı Guns’N’Roses espisini de
pek unutacağımı sanmıyorum. J
Oyunda tam yan karakter olarak sayılmasa da, diğer
saydığımız 4 oyuncuya göre daha az role sahip olan isimler de bulunuyor. Temizlik
hastası polis Bülent (Vural Buldu), Fatma’ya aşık olan ve başının belası Siyami
(Ahmet Taşdemir), yayınevinden gelen Jale (Nazlı Kar) ve sürekli çığlık atarak ayılıp
bayılan, oyunun en hasta ruhlu karakteri, ölen adamın karısı Lale (Devrim
Atmaca) gibi karakterler de, yine çok önemli rolleri üstlenerek oyunun bel
kemiğini oluşturuyor.
Oyunun ilk perdesi normal düzeyde ilerlerken ikinci perde,
cinayetin asıl önemli kısmına, yani perde arkasına ağırlık verdiğinden tam bir
cümbüş şeklinde daha eğlenceli geçiyor. Komedi yüklü hareketlerin ve esprilerin
oldukça havada uçuştuğu ikinci perde, adeta oyuncuların show yaptığı bölüm.
Kerem Kobanbay’ın üçüzler rolüyle, her kapıdan farklı şekilde hızlı hızlı
çıkışı, Tayyar’ın harika solo performansı, ikili danslar ve güzel bir final. Bu
arada sahnenin dekoru asla göz yormuyor ve karışıklık içinde olan bir durum
yok. Müzikler iyi seçilmiş, özellikle Jaws J. Ayrıca
yan yana olan kapılar oyunun hikayesine ve olaylarına göre çok güzel
tasarlanmış. Özellikle Fatma’nın ve Tayyar’ın oyunun aralarında dış sesle olan
konuşmaları ve yapılan espriler oldukça
komik ve yerli yerinde.
Şu sıralar hepimizin en çok ihtiyacı olan gülme eylemine
çok uygun bir oyun Üç Nokta. Eğer her hafta vizyona giren, birbirinin tekrarı
ucuz komedi filmlerinden sıkıldıysanız, devamlı yükselen temposu ile sizi
neşelendirecek hoş bir komedi oyunu izlemek istiyorsanız, tiyatroya da bir şans
verin, bu oyunu görün.
Sadece “Üç Nokta” değil, Türkiye’nin her yerinde tiyatro
salonu olan “Çok Nokta” var.
Yazan : Kerem Kobanbay
Yöneten : Murat Sarı
Yönetmen Yardımcısı : Can Esendal
Işık Tasarım : Serpil Coşkun Altuncu
Kareografi : Tanju Yıldırım
Dekor : Murathan Yılmaz
Müzik : Orhan Enes Kuzu
Oyuncular : Kerem Kobanbay, Bedia Ener, Levent Ünsal, Buket
Dereoğlu, Vural Buldu, Devrim Atmaca, Nazlı Kar, Ahmet Taşdemir, Can Esendal
KEREM
KOBANBAY
KE-Genelde
tiyatroda, özellikle komedi oyunlarında yabancı eserler sahneye konuyor. Siz
ise, Üç Nokta oyununu kendiniz yazdınız. Daha zoru denemeyi tercih etmenizin
sebepleri nelerdir?
KK- Türkiye’de
neredeyse vodvil yazarı yok diyebiliriz. Bu yüzden genelde yabancı oyunlar
tercih ediliyor. Vodvil çok edebi bir tiyatro eseri kabul edilmiyor. Bu görüşümün
haklı kabul edilebilecek yönleri de var bence. Böyle bir boşluk vardı Türk
vodvil yazarları konusunda ki, bende zaten bu konuda uzmanlaşmayı yaklaşık
10-15 yıldır hedef haline getirmiştim. Matematiğini çözdüm sanırım, bu benim
4.vodvilim ve seyirciden de çok iyi reaksiyon alıyoruz. Böyle bir çalışma
içindeyim, keyifli gidiyor. Benim için zor olan değil, keyifli olan bir iş
diyebilirim.
KE-Komedi
oyunlarında kafa karıştıran ve iç içe giren hikayeler çok fazla güldürüyor. Siz
de buna bağlı kalarak arapsaçına dönen bir komedi oyunu yazdınız. Oyunu
yazarken özellikle böyle bir hikaye olmasına dikkat ediyor musunuz? Ayrıca
ilham aldığınız tiyatro eseri ya da yazarı var mı?
KK- Evet
bu tür, durum komedisine dayanan bir tür. Bu türde önce durumu kurgulamanız gerekiyor.Sahneleri
yazmadan önce repliksiz bir şekilde ard arda sıralıyorum, başını, gelişmesini
ve sonunu kafamda oturtuyorum. Ardından repliksiz bir şekilde her sahneyi
paragraf paragraf yazıyorum ve sonra repliklere dönüyorum. Oyunda yanlış
anlamalar, yalanlar, küçük oyunlar, bir tehdit unsuru ve o tehditden kaçma gibi
ögeler var, bu da tam bir matematik meselesi. Örnek aldığım yazarlar ise, Ray
Cooney ve Michale Frayn.
KE-
Üç Nokta oyununun hem yazarı, hem de oyuncususunuz ve oyunda farklı
karakterlere sahip üçüz kardeşleri tek başınıza canlandırıyorsunuz. Bu rollerin
altından tek başınıza kalkmak sizi zorladı mı?
KK-
Öncelikle bu üç rolün altından tek başıma kalkmadım, yönetmenim Murat Sarı ve
oyun arkadaşlarım hepimiz birbirimize her konuda destek verdik.Üçüzlerin
birbirinden çok farklı karakterleri olması aslında bir oyuncunun avantajı.
Çünkü yakın çizgilerde bu üç farklı tipi verebilmek daha ince bir oyunculuk
gerektiriyor.Bu kadar farklı karakterleri de içiçe sokmak keyifli bir iş,
becerebiliyorsam ne mutlu bana. Geri dönüşlerden de olumlu sonuçlar aldığımız
için güzel bir sezon geçirdik ve bu iyi bir tecrübe oldu. Ayrıca o üç karakter
de hepimizin içinde var, dolayısı ile onları içimizden çıkarıp yaşadığımız anda
herşey çok kolaylaşıyor.
BUKET
DEREOĞLU
KE-
Bizimkiler’den Tatlı Kaçıklar’a, Cennet Mahallesin’den Arka Sokaklar’a kadar
birçok televizyon dizisinde sizi izledik. Bunun yanı sıra farklı pek çok
tiyatro oyununda da yer alıyorsunuz. Dizi mi, tiyatro mu size daha fazla keyif
veriyor?
BD- Tabi ki Tiyatro da çok daha farklı bir
keyif alıyorum. Ciddi bir efor sarfedip o gün bizi izlemeye gelen yüzlerce
seyircinin anında tepkisini almak muhteşem.
KE-
Üç Nokta oyununda canlandırdığınız sarhoş kadın Hale rolünü başarıyla
canlandırıyorsunuz. Bu role nasıl hazırlandınız?
BD- Evet cidden benim için zordu, çünkü daha önce
hiç sarhoş rolünü oynamamıştım ve genel olarak alkol almadığımdan nasıl
yapmalıyım, bilemedim. İçsem ne olurdum dedim ve arkadaşımın gece kulübüne bir
süre gittim, orada gözlem yaptım ve Hale karakterini kendimce kendime adapte
etmeye çalıştım.
KE-
Tiyatro yapmaya nasıl karar verdiniz?
BD- Çocukluğumda hiç düşünmediğim bir meslekti nasıl
gelişti hatırlamıyorum, ama ailem konservatuvarı şart koşmasa sanırım burada
olamazdım.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder