Sava ve Tuna nehrinin birleştiği yerde bulunan Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a ilk kez
gidecekler buraya yazdıklarımı gözden geçirmeden gitmesinler. Öncelikle cebinizde
Euro ile şehre giriş yapın ve her yerde bolca bulunun döviz ofislerinden
paranızı Sırp Dinarı (RSD)’ na çevirin. 1 Euro yaklaşık 120 RSD. 100 RSD, bizim
paramızla 3,2 TL. Buna göre her yerde rahatça hesap yapar ve bizim ülkeyle tüm
fiyatları karşılaştırırsınız. Şehir hakkında ulaşım, yeme-içme ve gezme ile ilgili
tespitlediğimiz (iki kişi gezdik) tüm detaylar burada. Biz; müze, kilise, sergi
ve tarihi yerler seven ve meraklısı olan birileri olmadığımızdan daha çok
yedik, içtik ve bol bol gezip keşif yaptık, o yüzden o tarz yerler hakkında çok
bilgi veremeyeceğim. Ama diğerleri hakkında bilgi çok.
Belgrad, özellikle
büyük şehirde yaşayıp, trafik ve kalabalıktan bunalanlar için enerjisi yüksek,
çok ideal bir yer. Sessiz, sakin kendi halinde huzurlu bir şehir. Doğası,
yeşillikleri, parkları mükemmel, bar, cafe ve restoranlarının yanı sıra
özellikle gece hayatı ile de insanı mest eden bir şehir burası.
Şehrin her
yerinde gezen mini etekli ve kısa şortlu kızlara yiyecek gibi bakan, karışan,
rahatsız eden yok, kimsenin umurunda değil, herkes çok rahat ve çok modern. Ortalıkta
dolaşan başıboş tek bir sokak kedisi veya köpeğe rastlamak mümkün değil,
onların yerine güvercinler geziyor. Onlar da kimseyi takmıyor ve çok cool
takılıyorlar. Yanında duruyorsunuz sizle beraber yürüyorlar ve uçmayı pek
tercih etmiyorlar, uçarlarsa da kafanızın üstünden saçınıza değecek kadar
alçaktan uçuyorlar, bir garipler çözemedik. Bu arada herkesin köpeği var, insanlar
çeşit çeşit köpeklerle şehirde geziyorlar, çok güzel. Çoğu sokakları,
meydanları ve caddeleri İstanbul’un pek çok semtine benziyor. Cafe’de ya da
restoranda otururken yanınıza gelip para isteyen ve yapışan ufak çocuklar
burada da mevcut. Bazıları otobüslerin içinde takılıyorlar, hatta otobüsün
içinde yerde oturan dilencilerde bulunuyor ama yine ne şoförün ne de milletin
umurunda değil. Ayrıca en
dikkat çekici olay -büyük şehirde yaşayanlar için gözden kaçmayacak bir durum-
şehirde bir korna sesi yok, trafik yok, yayalar geçeceği zaman durup yol veren (bizde
hiçbir zaman göremeyeceğimiz) saygılı araç şoförleri var. İnsanlar mutsuz ve
sinirli değil, huzurları da buradan geliyor sanırım.
Şehir içinde en
güzel ulaşım otobüs, her dakika her yere otobüs gidiyor. Elinizde bir harita
olduktan sonra her yere gidersiniz, haritalarda, nereye gitmek için hangi no’lu
otobüse bineceğiniz yazıyor. Taksiye para vermek akıl işi değil. En güzeli ise,
otobüslere elini kolunu sallayarak biniyorsun, ne para soran ne de kart bas
diyen var. Herkes ondan inip ona biniyor; yalnız şöyle bir durum var, cebinde
-şehrin her yerinde adım başı bulunan büfelerde satılan- BusPlus (içi en az 2 seferlik geçiş için doldurulmuş şekilde)
kartınız olursa iyi olur çünkü belinde çantalı kadın ya da adam görevli arada
binip sorarsa ve sende o kart yoksa o zaman 50 Euro cezası varmış. Biz denk
gelmedik ama orada yaşayan Türklerden bu durumu duyduk. Zaten BusPlus kart 250
RSD, İki seferlik geçiş de 180 RSD. Yani anlayacağınız çok ucuz, cebinizde dursun
içiniz rahat olsun.
Galiba Belgrad halkının en çok sevdiği şey dondurma. Şehrin her yerinde caddelerde 100 m’de bir, bizim
Algida dondurma dolapları gibi dolaplar var ve içinde aynı şekilde 30-40 çeşit
dondurma yer alıyor markası ise Frikom.
Ve bunları satanların geneli 60-75 yaş arası, sanırım emekli olan herkese -al
sana bir dondurma dolabı sat/takıl- diyorlar. Her yerde elinde dondurmalı
insanlar görmeniz mümkün. Bir de Ice Box
denilen sadece dondurma ve yoğurt satan ufak dükkanlar mevcut, işte buranın
dondurma çeşitleri inanılmaz, başka yerde böyle dondurma yiyemezsiniz, evet
–yeme olayı- direk yiyorsunuz ısırarak o kadar güzel. Bol çeşitleri var ve hepsi
çok lezzetli.
Yerel halkın
ikinci hastalığı börek, çörek vs., yine bol miktarda her köşede bir Pekara veya Nekapa yazan fırınlar mevcut. Burada çok çeşitli poğaça, börek,
simit veya sandviçler bulunuyor. Özellikle CKPO3
bizim her sabah bayılarak kahvaltı yaptığımız bir unlu mamuller mekanı.
Çeşitli soğuk sandviçleri ve limonatası çok iyi, birçok yerde de şubesi var. Görürseniz
durun ve dalın içeri. Genelde en iyi simit ve börek yapan yerler, sokak
aralarında bulunan ufak fırınlar, bizim paramızla kocaman bir talaş böreğini 50
kuruşa falan alıyorsunuz. Bu kadar hamur işi seven bir millet, fakat hepsi
zayıf ve düzgün fizikli, bu da ayrı bir olay.
Üçüncü
hastalıkları ise, dilim pizza. Börekten sıkıldığınız zaman yine adım başı dilim pizza
satan yerlerden pizzanızı yiyebilirsiniz. Ayrıca dilimleri bizim pizzalar gibi
ufak değil, her biri feci doyurucu ve kocaman, fiyatı ise koca bir dilimi 100
RSD. Merkez Trg Republike meydanında
at heykelinin baktığı yönde, yolun karşısında köşede Pizzaria Trg diye bir yer var. İşte burası inanılmaz güzel dilim
pizza ve krep yapıyor. Onlar krep yerine pancake diyorlar. Krepin içine
istediğiniz malzemeyi koyuyorlar, tavada anında hazırlayıp külah şekline
getirip veriyorlar, dürüm gibi yiyorsun, tadı ise anlatılmaz yaşanır. Onun da fiyatı
60-90 RSD arası.
Belgrad’ın en
meşhur milli yemeği Cevapcici
dedikleri, bizim İnegöl köftesine benzeyen köfteleri. Tüm restoran veya bizim
kebapçı dediğimiz yerlerde mutlaka bulunuyor. Bir porsiyona 10-12 adet köfte ve
yanına bol malzeme koyuyorlar, bitirdiğinde o gün başka bir yemek yiyemiyorsun.
Porsiyonları çok büyük ve çok doyurucu. Cevapcici tatmadan şehirden ayrılmanız
mümkün değil, ayıp edersiniz. Et burada çok ucuz, domuz falan değil ayrıca.
Cevapcici köftesini burger şeklinde satan yerler de var, 160-180 gr kalın eti
bizim tombik döner pidesine koyup içine seçeceğiniz bolca sos çeşitlerini de
ilave edip sunuyorlar. Fiyatı ise yanında patates kızartması ile beraber menü
şeklinde 150-200 RSD arası, komik yani. İçindeki burger, pideden taşıyor o
derece büyük. Fakat şehrin en iyi köfte yapan meşhur yeri Orasac adında çok şık bir restoran. Trg Republike’den 26 no’lu
otobüse binince 10 dk bile sürmüyor, Bulevar
Hralja Aleksandra’da inin sorun, zaten herkes biliyor bu restoranı.
Gelelim
içeceklere, Belgrad’ın iki meşhur birası var Lav ve Jelen. Bu
biraların çoğu yerde kendi mekanları var sadece o markaları satan. Bunun yanı
sıra Shop&Go adında her 50m’de
bir yer alan küçük marketlerde de mevcut. Ayrıca hangi restoran veya bara
girerseniz girin mutlaka bu iki bira bulunuyor. Tatları bizim Efes’e çok
benziyor, ikisi de harika biralar. Fiyatı ise tam komedi; marketlerde 50 cc’lik
bu biralar 53 RSD (yani 1,5 TL) küçük su ise 70-80 RSD. Yani alkol, sudan ucuz.
Bu biraları şehrin en lüks restoranında ya da bir gece klubü/barında bile içseniz
max. 200 RSD veriyorsunuz, bu da şaka gibi. Suya kimse para vermiyor, etrafta 4-5
musluğu olan tarihi büyük çeşmeler var buradan kaynak suyu akıyor ve herkes
oradan içiyor, kimisi elindeki boş pet şişeye doldurup gidiyor. Restoran ya da
cafelerde kahve istediğinizde bu musluklardan doldurulmuş sular yanında mutlaka
geliyor tadı da harika. Filtre kahve sevenlerin çok beğeneceği en iyi iki cafe Coffee Dream ve Koffein. İki mekan da Knez Mihailova’da
mevcut.
Belgrad’ın en
meşhur ve en klas caddesi trafiğe kapalı olan bizim İstiklal caddesine çok
benzeyen Knez
Mihailova Caddesi. Burada tüm bildiğiniz markaları satan
mağazalar, özel tasarımlar bulunduran butikler, cafeler, şık restoranlar ve
barlar mevcut. Merkezdeki Trg Republike’nin hemen yanından başlayıp uzayan bu
cadde, aynı zamanda büyük bir parkın içinde yer alan Belgrad kalesine yani, Kalemegdan’a kadar gidiyor. Kalemegdan’ın bulunduğu parktaki tüm
nehir kenarı ve Belgrad’ı görebileceğiniz manzara ise inanılmaz, burada
saatlerce kalabilirsiniz. Ayrıca kalenin yanında, savaşta kullanılmış gerçek
tank, top ve uçaksavarlar da mevcut. Üstüne çıkmadığınız sürece foto
çektirebilirsiniz, çünkü görevli sizi kesiyor o anda. Park çok büyük gezemem
yorulurum derseniz, bizim gibi 100 RSD verip ufak şirin tur trenine binip 20 dk’da
her yeri görürsünüz, olay biter.
Diğer
meşhur yerleri ise, Skadarlija
(Bohem Street) dedikleri çiçeklerle süslenmiş, bizim arnavut kaldırımlarına
benzeyen eğlencesi bol taş bir sokak. Burada içinde Sırp şarkıları çalan
çalgıcıların yer aldığı kendi geleneksel şaraplarını ve meyveli rakılarını
içebileceğiniz bizdeki meyhanelere benzeyen Kafana denilen mekanlar mevcut. Ufak
sevimli restoranların ve kulüplerin yer aldığı Skadarlija, sabaha kadar süren renkli
gece eğlenceleri ile meşhur bir yer. Belgrad’ın gece hayatı zaten en çok konuşulan
konu. Mutlaka her gün canlı müzik dinleyebileceğiniz barlar ve kulüpler var.
Nehrin karşı tarafında kenarda nehrin üstünde fazlasıyla gece klubü de yer
alıyor, biz gidemedik ama eğlencesinin methini çok duyduk, özellikle Shake’n’Shake denilen mekan çok
iyiymiş.
Knez
Mihailova’nın sonunda yer alan Green
Mill Pub ve Zappa Bar da belli
günlerde Rock müzik çalan gruplar çıkıyor. Giriş parası falan hiç bir mekanda
yok, girip içip dinleyip çıkıyorsun, biralar da en fazla 175-200 RSD. Green
Mill’in hemen yanında bizim Pera Palace’ın
Belgrad şubesi var, menüsünde Türkçe seçenek de var, yemekler Türk mutfağı,
lezzetli ve gayet ucuz. Akşam yemeği ve yanında bir şişe şarap için ideal ve
şık bir yer.
Mutlaka
görülmesi gereken diğer önemli yer ise, Belgrad’ın Sava nehrine bakan tarafında
ana yola bağlanmış olan Ada Ciganlija.
Cennet gibi bir yer burası. Ortada bir nehir iki tarafta uzunca bir plaj ve
fazlasıyla yeme-içme mekanları. Ayrıca büyük gezi parkı ve bisiklet parkuru da
mevcut. Göl kenarındaki bu mekanlarda yer alan büyük yastıklar, salıncaklar ve hamaklarda
takılarak süper bir keyifle yeşillikler dolu şahane bir manzaraya ve göle karşı
içkinizi yudumlayabilirsiniz. Bizim Mecidiyeköy’e benzeyen kalabalık ve genelde
otobüslerin kalktığı yer olan Zeleni
Venac’dan 56 No’lu otobüs ile Ada Ciganlija’ya gidebilirsiniz.
Sava ve Tuna
nehri üzerinde nehir turu yaparak tüm Belgrad’ı görüp dev köprülerin altından
geçebilir, nehir kenarındaki mekanları (restoran, gece klubü vs.), önünde
teknesi olan harika evleri, ormanı ve yaşantıyı daha yakından
inceleyebilirsiniz. Kalemegdan’a gelmeden yolun üstünde nehir turu satan
gençler var. Biz kaplumbağaya benzeyen La
Tortuga Belgrade City Cruise adındaki sarı sevimli bir tur gemisi ile nehir
gezisi yaptık. Bir kişi 10 Euro, 1,5 saat sürüyor, nehir leş gibi sapsarı, ama
manzara çok iyi. En azından nehir kıyılarını gezip, şehri daha yakından tanıyorsunuz,
zaten geçtiğiniz her yeri gemide tüm detayları ile anlatıyorlar. Yine merkezden
10 dk uzaklıkta bir yer var, adı Zemun,
burada Gardos Tower adında tarihi bir kule bulunuyor, biz çıkmadık altındaki FatCat Pub’da biramızı içtik çünkü aynı
şehir manzarası burada da vardı. Sokakları ve meydanı çok güzel küçük bir bölge
olan Zemun’u da gezi rotanıza ekleyebilirsiniz.
Son olarak
Belgrad’da kalacak yere gelelim. Burada genelde pahalı oteller yerine
apartments dedikleri apartman dairelerine ve hostellere rağbet var. Biz de aynı
şekilde çok ucuza Downtown Belgrade Apartments adındaki bir dairede kaldık.
Booking.com’da burayı bulabilirsiniz.Tesisin sahibi olan Dusan adındaki genç arkadaşın şehirde 3 ayrı yeri bulunuyor. Biz
Tatiliniz bittikten sonra burada
harika yaşanır diye düşünmeniz de çok yüksek bir ihtimal.