Türk ve Yabancı korku filmi
yönetmenleri / oyuncuları ile yaptığım röportaj serileri devam ediyor. Bu defa
yakın zamanda piyasaya çıkan Last Shift filminin senaristi ve yönetmeni Anthony
DiBlasi ile güzel bir röportaj yaptık. Dread ve Cassadaga gibi korku filmlerini
de yöneten DiBlasi, oldukça eğlenceli ve titiz bir yönetmen.
Last Shift filminin oyuncusu Natalie
Victoria ( Kendisi ile yaptığım röportajda çok yakında) ile de nişanlı olan
DiBlasi, hem Popüler Sinema’da hem de sosyal medya ortamında
yayınlamak üzere kendisine yönelttiğim soruları beni kırmayarak cevapladı.
Anthony DiBlasi 'e, bize vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz.
KE-
Yönetmenlğini yaptığınız Last Shift, Assault on Precinct 13 filminin doğaüstü versiyonu olarak biliniyor.
Scott Poiley ile beraber hikayeyi yazarken gerçekten o filmden etkilendiniz mi?
AD- Scott da ben de bu filmden
etkilenmedik. İnsanların bazı benzerlikler kuracağını biliyordum çünkü
terkedilmiş bir karakol söz konusuydu. Ama biz daha çok gerçek hikayelerden esinlendik;
1937 deki MANSON belgeseli ve Richard Ramirez le yapılan röportajlarla
ilgilendik.
KE- Last Shift’de Juliana Harkavy başarılı solo performansıyla sonuna kadar
götürüyor. Juliana’nın setteki uyumu ve oyunculuğu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kendisi ile ilerde başka bir filmde tekrar çalışmak ister misiniz?
AD- Juliana ile yeniden
çalışmayı çok isterim. O çok sağlam ve işine çok bağlı bir aktris aynı zamanda
eğlenmeyi çok seven, rahat bir tip ki bu da çok yoğun bir iş
temposunda çalışırken çok önemli bir şey. Bunun bir aktris için çok
zorlayıcı bir şey olduğunu biliyordum, çünkü her zaman yüzde
yüz kamera önünde olan oyuncudur. Bu da rahatlamak, yeniden kendini
toparlamak ve bir sonraki sahne üzerine düşünmek için sıfır zaman demektir. Bu
kadar aralıksız devam eden bir işte hiç bir zaman yılmadı, morali hep
iyiydi ve bir sonraki zorluk için her daim hazırdı.
KE-
Last Shift ve Cassadaga filmlerinde en zorlandığınız sahneler hangisi
oldu ? Sette yaşanan enteresan olaylar var mı?
AD-Tehlikeli sahneleri
çekmek her zaman zordur, çünkü yönetmen emniyetle ilgilendiği için kontrolü bir
miktar kaybeder. Bu sahnelerde gemiyi dublör takımı götürür. Siz de tıpkı
gemiyi çeken römorkör gibi onları düzgün bir seyre
doğru yönlendirirsiniz. Ayrıca bir yönetmen olarak, aktörün dublör
ekibinden verilen her türlü bilgiyi sindirmesine müsaade etmek ve sonrasında
da bunu iyice benimsemesi için ona yardım etmek zorundasınız.
İlk bir kaç deneme bayağı bir tantanalı olur çünkü aktör bedeninin
nerede nasıl olduğuyla ve kamerada nasıl göründüğüyle ilgili endişe duyar. Bu
her zaman çok çetrefilli bir durumdur.
KE- Bana göre Cassadaga çektiğiniz filmler
arasında gerilim dozu en yüksek olanı. Oldukça ürkütücü bir atmosfere sahip
olan bu filmin hikayesi nasıl ortaya çıktı? Gerçekten Cassadaga diye bir yer
var mı?
AD-
Last Shift filmindeki yardımcı yazarım ve yapımcım Scott Poiley, Cassadaga
filminin de yardımcı yazarıydı ve hikaye adını Florida’daki Cassadaga
adlı gerçek yerden almaktadır. Scott, Florida civarında doğup büyüdüğü
için o bölgeyi çok iyi biliyordu. Orası çok zengin bir tarihe sahip, harika bir
yer. Burası dünyanın medyum başkenti olarak görülür ve bu şekilde yaşayan, bu
hayat biçimini benimsemiş ve bir topluluk altında bir araya gelmiş insanların
mekanıdır. Bütün filme ilham veren ilginç bir
film seti oluşturmuştur.
KE- Yönetmenlğini yaptığınız Dread, Clive Barker’ın kısa bir hikayesinden
uyarlama. Nereden aklınıza geldi bu hikayeyi bir uzun metrajlı filme
dönüştürmek? İ
AD- Clive'ın en sevdiğim hikayesiydi. Beni çok
etkiledi çünkü hikaye çok kuvvetli bir gerçeklik üzerine kurulmuştu, aynı
zamanda Clive'ın doğaüstü olmayan ender hikayelerinden biridir ve bu açıdan çok
özeldi.Hikayedeki Quaid karakteri beni büyüledi ve onun psikolojisiyle ilgili
çoğu şeyi anladım. Kural dışı, kabul edilebilir davranışların sınırında
duran karakterlerle çalışmayı seviyorum. Çünkü ufak bir hamleyle bu tip
bir insanı sınırın çok ötesine yollayabilirsiniz ve ben bu tür şeyleri çok
seviyorum.
KE-
Yeni filminiz Most Likely To Die’dan biraz bahseder misiniz? Laura
Brennan’ın senaryosunu okuduğunuzda, size “işte bu hikaye tam bana göre”
dedirten şey neydi?
AD- Bu film Scream ve April Fools Day gibi
Slasher tarzı filmlere bir geri dönüş. Çocukken arkadaşlarımla evde filmler
yapardık ve Slasher tarzı bıkıp usanmadan yaptığımız bir film türüydü. Dolayısıyla
bu çok doğal bir tercih.Hikayesi ve öldürme biçimi çok etkileyici bir Slasher
olan The Graduate gibi bir karakter yaratabilmek için sabırsızlanıyordum.
KE- Korku
sinemasında farklılık yaratmak için neler yapmayı düşünüyorsunuz? İlerde
"Evet bu bir Anthony DiBlasi filmi" diyebileceğimiz türden yapımlarla
karşılaşacak mıyız?
AD-
Umarım insanlar bunu söyleyebilir. Film yaparken benim için en önemli şey
oyunculardan iyi bir verim alabilmektir. Onlarla çalışmayı ve ne tür film
olursa olsun karakterlerini geliştirmeleri için onları kendi hallerine
bırakmayı seviyorum. Umarım bu da yaptığım işlerde göze çarpıyordur.
KE-
En beğendiğiniz 2 korku filmini ve 2 yönetmeni yazar mısınız?
AD- Definitely Fright Night by Tom Holland and The Shining by
Stanley Kubrick.
Kesinlikle Tom Holland' dan
Fright Night ve Stanley Kubrick'den The Shining.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder