CİN KUYUSU filminin
yönetmeni Murat Toktamışoğlu ile yaptığımız röportajın ardından, bu defa filmin
önemli iki oyuncusu Sinem Sarızayim ve Cemal Baykal ile keyifli bir sohbet
gerçekleştirdim. İki oyuncu da, kendileri ile ilk defa bir röportaj yapıldığı
için çok mutlu oldular. Sanırım yeni yeteneklerin de, tanınmış oyuncular kadar
değerli olduklarını hatırlayıp, onlarla da röportaj yapmak ve tanıtmak son
derece önemli. Sonuçta bir sinema filminde ünlü olsun ya da olmasın herkesin
emeği büyük.
Her iki oyuncu da, hem Popüler Sinema’da, hem de sosyal medya
ortamında yayınlamak üzere kendilerine yönelttiğim soruları beni kırmayarak
cevapladılar
Sinem Sarızayim ve Cemal Baykal’a,
bize vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz.
KE- Kendinizden ve oyunculuk
deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?
SS- 1987 Mersin
doğumlu ve fen lisesi mezunuyum. Oyunculuk her zaman aklimin bir köşesinde
vardı. Hatta benden çok çevremdekilerin aklında vardı diyebilirim :) İlkokul
yıllarımdan itibaren gerek akrabalarım, gerek arkadaşlarım ve komşularımızdan
tutun da, dershanedeki fizik hocama kadar beni tanıyan herkes "kesinlikle
tiyatroyla ilgilenmelisin" derlerdi. Çünkü, sürekli taklitler yapan, güldürmeyi
seven, esprili biriydim. 6-7 yaşlarındayken "bu çocuk tam bir
fırlama" dediklerinde anlamazdım ne demek istediklerini :) Kendimi bildim
bileli böyleydim. Tabii taklit yeteneği ve esprili biri olmamla, Tiyatro okumam
gerektiğine nasıl karar verdiler,onu onlara sormak lazım :) Bende ancak konservatuar
okuduğumda verebildim bunun cevabını kendime. Aslında hiçte alakası olmadığını.
İlkokuldayken annemin tiyatro kursuna yazdırmak istediğini de hatırlıyorum
mesela. "Utanırım gidemem" demiştim. Simdi utanmadan "ne çok
destek oldunuz bana diyorum" gülüşüyoruz. Ailem konusunda çok şanslıyım. Konservatuarda
okurken ve sınavlara çalışırken annemin bana ezber yaptırdığını, ilk sahneye çıktığım
oyunun dramaturgisi üzerine, ablamla saatlerce çalıştığımızı bilirim. Aile desteğinin
çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hayallerimi gerçekleştirmemde er zaman yanımdalardı
Onların desteğiyle kazandım okulu. Sonrasında ise hayalini kurduğum Kenter
Tiyatrosunda oynama şansını yakaladım.
CB-1981 Ayvalık doğumluyum lisede elektrik bölümünde
okurken tiyatro ve oyunculukla tanıştım. Ankara Sanat tiyatrosunda kursiyerlik
yaptım bir dönem. İzmir Kültür Merkezi'nde çalışırken kamera arkasıyla
tanıştım. Bir dönem de Tv dizilerinde reji ve cast için çalıştım. Sonra ver
elini Dostlar tiyatrosu. 4 sezon Genco Erkal' a ışıkçılık yaptım. Şimdi Kenter
Tiyatrosunun ışıkçılığını yapıyorum. Bu arada hep oynamaya çalıştım. Oyuncuları
seviyorum. Çırak olmayı da seviyorum.
KE- Cin Kuyusu filmindeki
canlandırdığınız karakter hakkında bilgi alabilir miyiz? Çekimler sırasında
zorlandığınız yerler oldu mu?
SS- Selma karakterini canlandırıyorum.
Başrol deme kısmında henüz utanıp kızarıyorum. Çünkü bu benim ilk sinema filmi
deneyimim. Selma karakteri, bir türlü çocuk sahibi olamayan bir kadın. Evlat
edindikleri kızı Zeynep'i de çok sevmesine rağmen, kendinden bir parça olan
bebeğini doğurma arzusuyla türlü yollara başvurur. Hayatından vazgeçmeyi bile
düşünür. Ama Zeynep'ten de vazgeçmez. Tek çözüm yolu olarak da, efsanelerle
dolu olan bir köye çocuk sahibi olmak uğruna kocası Cemil ve kızı Zeynep'le bir hocaya gider. Olaylar tam da köye
gittikleri o andan itibaren başlar. Selma karakterini canlandırırken zorlandığım
yerler elbette oldu. Özellikle şiveli konuşmaya çalıştığım bazı yerlerde
saatlerce güldüğümüz anlar oldu mesela :)) Çünkü ben kendimle çok fazla dalga
gecen biriyim. Herşeyin komik olan kısmını çıkarıyorum elimde olmadan. Bazen
işin ciddiyetinden çıkıp set arkasında da o şiveyi sürdürdüğüm zamanlar
oluyordu. Tüm set ekibi inanılmaz. Eğlendiğimiz güldüğümüz çok zaman geçirdik. Set
arkasından da bir komedi filmi çıkardı aslında. Yorulduğumuzu performansımızın
düşeceğini hissettiğimiz yerde, hemen kendimi rahatlatmak için küçük
muzurluklar yaparım. Bunun dozu ve insanların bundan rahatsızlık duymaması da
en önemlisi tabii. Aslında bu güzel gibi görünse de, konsantre olmam konusunda
bazen zorlayabiliyor beni. En çok bu konuda zorlandım aslında. Bir de samanlıkta
geçen bir sahnede burnumdan tutun da, kirpiklerime kadar minik böceklerin
yürüdüğü bir gün var ki, cümlenin sonunu getiremeyeceğim. Tüylerim diken diken
oluyor. Yer yatağında yanıbaşımda öldürülen akrebi saymıyorum bile. Bunlar yaptığımız
işin cilveleri, olmazsa olmazları. Hiçte şikayet etmedim. Sonuç olarak dağ
başında köyde gecen bir hikaye. Böcek,akrep vs.olmasa saçma olurdu.
CB- Halil adında laneti tanıyan ve ona alışmış bir köylü. Herkes çok kolaylaştırıcıydı sette. Zorlanmaya
fırsat kalmadı.
KE- Cin Kuyusu sanırım ilk sinema filminiz. Tiyatrodan gelen
bir oyuncu olarak bir korku filminde oynamak nasıl bir duygu? Korku filmleri
bana sanki diğer film türlerine göre daha zor ve titizlik gerektiren bir
oyunculuk gerektiriyor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz bu durumla ilgili?
SİNEM SARIZAYİM - Evet ilk sinema filmim. Korku filmi biraz daha titizlik
gerektiriyor aslında, çünkü korkuyu karşıya geçirmek daha zordur her zaman. Bir
de efekt olmadan, hiçbir öge yokken daha zorlaşıyor herşey. Burada yönetmenin
payı çok büyük bence. Murat Toktamışoğlu bu konuda cok esnek bırakıyor
oyuncuyu. Buradan da teşekkür etmek isterim kendisine. Daha önce çektiği korku
filmlerinden dolayı da deneyimli ve iyi bir yönetmen. Benim ilk korku filmi
deneyimim olmasıyla birlikte, İLK film deneyimim Cin Kuyusu.
KE- Cin Kuyusu sanırım ikinci
sinema filminiz. Korku filminde oynamak nasıl bir duygu? Korku filmleri bana
sanki diğer film türlerine göre daha zor ve titizlik gerektiren bir oyunculuk
gerektiriyor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz bu durumla ilgili?
CEMAL
BAYKAL - Şerif
Gören'in "Ay Bürken Uyuyamam" filmi ilk filmim aslında. Erdem
Tepegöz'le Zerre de çalıştık. Murat hocayla da 3 ledik. Korku filmi, fantastik
bir deneyimdi ve hayal gücümün sınırlarını genişletmeme yardımcı oldu
diyebilirim kısaca.
KE- Türk
seyircisinin korku filmlerimize karşı olan önyargıları artık yıkıldı diye
düşünüyorum. ( En azından benim öyle). Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda,
alıştılar mı bizim korku hikayelerine ve oyunculuklara?
SS- Alıştılar ki, günden güne artan bir izletici
kitlesi var diye düşünüyorum. Bu da güzel birşey aslında. Zaten gerçek korku
filmi tutkunları,Türk-yabancı demeden tüm filmleri takip ediyor bir şekilde. O
yüzden belli bir izleyici kitlesi oluyor mutlaka.
CB- Korkmamayı öğreniyoruz sanırım seyirci olarak.
KE- Yeniden bir korku filminde rol almak
ister misiniz? Yakın zamanda yeni film projeleriniz var mı?
SS- Olabilir tabii ki, neden olmasın. Kesin
olmamakla birlikte bir film projesi var ama totem yaptım kesinleşene kadar
sessizim :)
CB- Teklif gelirse neden olmasın. Netleşmiş bir proje yok şu an için.
KE- Türk Korku
sinemasının cinler ve büyülerle dolu dünyası hakkında ne düşünüyorsunuz? Farklı
konularda korku filmleri çekilecek mi sizce Türkiye’de?
SS- İnançlarımızdan kaynaklı mıdır, bilmiyorum ama genellikle
ruhlu, cinli filmlerden daha çok korkuyor insanlar sanırım, bu yüzden
çoğunlukla cinli temalı filmler çekiliyor bence. Tabii bu benim varsayımım. Filmin
bütçesi ki bence filmin kalitesi ve inandırıcılığı açısından en önemli
faktörlerden biri de bu. Ayrıca senaristin hayal gücü gibi birçok faktör de
nedenlerin içinde yer alıyor. Mesela psikolojik gerilim türündekiler de çok
ilgimi çeker benim. Bu türde şu an yarım kalan bir senaryom bile var. Umarım
bir gün bende onu hayata geçirme fırsatı yakalarım.
CB - İyi sıhhatte olsunlar" diyorum öncelikle :) Kültürümüzde
malzeme çok aslında. Farklı konularla harmanlanırsa korkuya yeni bir boyut
kazandırılabilir belki.
KE-
Korku filmi setinde çalışmak nasıl bir duygu? Başınızdan geçen enteresan bir
olay varsa bizimle paylaşır mısınız?
SS- Korku filminde oynamak benim hayallerim
arasında vardı aslında. Çünkü korku filmi izlemesini çok seviyorum, ayni
zamanda izlerken de çok korkuyorum :) Hep aklıma gelirdi " Bir gün korku
filminde oynasam nasıl olur acaba?" diye. Nasıl olduğunu gördüm :)
Korkudan lavaboya tek gidemediğimi bilirim :) Başımdan geçen enteresan anılar
oldu tabii ki, çok anlatmak istemiyorum. Ama bir gece setten eve
döndüğümde, korkudan odama gidip pijamalarımı giyinemediğim, balkonda
sabahladığım bir günü hatırlıyorum mesela. Sadece çekimler değil, insanlar
başından geçen,ya da duydukları şehir efsanelerini falan da anlatıyorlar birbirlerine.
Ee atmosfer zaten korkunç, herşeyden etkileniyor tabii insan.Bir de eve döndüğünüzde
tekseniz, uykusuz kalmak kaçınılmaz oluyor.
CB- Çekimlerin yapıldığı köyde sahne beklerken, Asi
Güner ve Emre Korkmaz ile birlikte yürüyüş yaptığımız esnada yaklaşık 400
kiloluk bir manda üzerimize koşmaya başladı ! Neyse ki kaçtık. Buzağısını
koruyormuş hayvan, tabii bizim bundan haberimiz yok. Sıyrıklar ve soğuk ter.
Filme katkısı olduğunu düşünüyorum. :)
KE-
Korku filmleri izlemeyi sever misiniz? Korku filmlerine ait en sevdiğiniz
yabancı 2 yönetmeni ve 2 filmi nedenleriyle birlikte yazar mısınız?
SS- 3 tane korku filmini üst üste izleyecek kadar
seviyorum evet :) Bu konuda normal olmadığımı söylüyorlar itiraf ediyorum. Düşünsenize
4-5 saat boyunca gerildiğinizi. Zaten, normalde de arkama geçip
"bööğğhh" deseler korkan bir insanim ben, birde film izlerken attığım
çığlıkları siz düşünün artık. Özellikle korku filmi günleri yapıyoruz
arkadaşlarla zaman zaman.
Guillermo Del Toro'yu ve James Wan'ı başarılı buluyorum.James Wan'ın The Conjuring ve Insidious serisi aklimda kalanlardan bazıları.
Guillermo Del Toro'yu ve James Wan'ı başarılı buluyorum.James Wan'ın The Conjuring ve Insidious serisi aklimda kalanlardan bazıları.
CB- Nadiren korku filmi izliyorum. Küçükken
Alacakaranlık Kuşağı vardı televizyonda gerilerek izlediğimi hatırlıyorum. Elm
Sokağı Kabusları da hala korkutabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder