Korku filmlerine emek veren yerli/yabancı yönetmenlerle
yaptığım röportaj serüveninin bu defaki konuğu Alistair Legrand. İster
Türkiye’de, ister yurtdışında olsun tanınmış isimlerin yanı sıra, korku
sinemasına emek veren, yeni başlayan yönetmen veya oyuncular ile söyleşi
yapılması, onların da tanınması gerektiği ilkesini tekrar savunarak
röportajlarımı sürdürmeye devam ediyorum.İ
The Diabolical, Alistair’in ilk yönetmenlik denemesi. Bana
göre, bir ilk olarak gayet başarılı bir gerilim filmine imzasını atmış. Finale
doğru filmin başka bir havaya bürünmesi ve oyuncu olarak da Ali Larter’ı
seçmesi yerinde bir karar olmuş.
Kendisi hem Popüler
Sinema’da, hem de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere sorduğum
soruları beni kırmayarak cevapladı.
Alistair
Legrand’a
bize vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz
KE- İlk yönetmenliğini
yaptığınız film neden bir korku filmi? Korku sinemasına olan ilginiz nereden
geliyor?
AL- Çocukluğumdan beri korku filmlerini hep sevmişimdir. Sanat,
sinema, tv ve resimden daha ziyade ölümü çağrıştıran şeyleri severim. Bu tür
şeyler çok ilgimi çeker. Yönetmen olarak da diyebilirim ki, korku tam bir
oyun alanı çünkü birçok başka türü bir araya getirip bir potada eritebildiğiniz
bir tür. Korku gerçekten çok iyi bir şekilde yaratılabilir.
KE- The Diabolical ilk yönetmenlik deneyiminize göre oldukça
başarılı bir film. Senaryosunu da Luke Harvis ile beraber yazdınız. Bu kadar
enteresan bir hikayenin arkasındaki sır nedir? İlham kaynağınız olan film var
mı?
AL- Bu aslında büyülü ev
filmleri sevdasından doğdu ve de bugünlerde çok fazla bu tip film gördüğümüz
için biz yeni bir şey yapmak istedik. Eşyaların havalanması ve nefeslerin
kesilmesi için yeni bir neden yani. Back to the Future ve Poltergeist'i aynı
gün izliyordum ve kafamda bir şimşek çaktı. Her şeyi düzgün bir şekilde yapmaya
çalışarak ben ve hikaye yazarı arkadaşım senaryo üzerinde gerçekten çok
çalıştık çünkü konu zaman yolculuğuyla ilgiliydi ve normal bir senaryo
yazımından daha uzun sürdü. Beni etkileyen filmler Zemeckis 'in CONTACT filmi,
orijinal Poltergeist ve The Entity !
KE- The Diabolical’ın sanki devamı gelecek gibi gözüküyor. Böyle
bir projeniz var mı?
AL- Umarım ! Devam filmi
yapmayı gerçekten istiyoruz ve yazılmış iki de değişik senaryo var elimizde.
Biri çok büyük bütçeli diğeri ise, çok daha düşük bütçeli. Ayrıca CamSET
dünyasıyla ilgili bir çizgi roman çekmek istiyorum.( Sinemada kötülük kurumu )
KE- Başrole Ali Larter gibi başarılı bir oyuncuyu seçmenizdeki
sebep nedir?
AL- Her zaman Ali 'nin büyük
bir hayranı olmuşumdur ve de onunla çalışmak istemişimdir. O çok zeki bir insan
ve bu tip bir rol için de böyle birine ihtiyaç duyduk. Bir anne gibi yaklaştı
role ve gerçekten çok iyi anlaştık. O müthiş biri.
KE- Çocuk oyuncularla sette çalışmanın zorlukları oluyor mu? Sette
yaşadığınız ilginç bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız?
AL- Çocuklarla çalışmanın en
zor yanı, çok fazla zamanınızın gitmesi. Beş yaşında bir oyuncumuz vardı ve
onunla sadece bir kaç saat çekim yapabildik. Özellikle de özel efektler
kullanıldığında işler daha da zorlaşıyor ama çocuklar harikaydı. Oyuncuları
seçerken doğal ve soğukkanlı çocuklar bulmanız çok önemli. Max de Chloe de rüya
gibiydi.
KE- Bir korku filminin sonuna kadar seyirciyi merak içinde
bırakmak ve bunu başarmak kolay bir iş değil. İzleyiciyi ekrana kilitlemek için
ne gibi yöntemlere başvurursunuz? Sizce bir korku filminde bunu sağlamak için
neler yapılmalı?
AL- Sanırım, önemsediğiniz
karakterler hakkında çok güçlü bir hikaye anlatmak çok önemli hele de korku
türünde. Ölmek üzere olan insanlara ya da maket bıçağıyla kafasına vurulmuş
insanlara karşı hassasça yaklaşmalısınız. Ayrıca ben ve editörüm çok heyecanlı,
hızlı akan bir hikaye ortaya çıkartmak için gerçekten çok uğraştık.
KE- Korku filme çekmeye devam edecek misiniz? Yeni projelerinizden
biraz bahseder misiniz?
AL- Evet uzun bir süre korku
filmi yapmak istiyorum. Bir sonraki film hafif Cronenberg soslu daha çok De
Palma vari bir şey olacak. İsmi CLINICAL ve umarım şubatta çekimlere
başlayacağız.
KE- Şimdiye kadar hiç Türk korku filmi izlediniz mi? İzlediyseniz
düşünceleriniz nelerdir?
AL- Sadece BASKIN 'ı izledim.
İnanılmaz bir filmdi. Türk korku filmi türü üzerine araştırma yapmaya başladım.
Bir kez daha korkunun ne müthiş ve dehşet bir şey olduğunu gördüm. Bana göre
Türk korku filmleri geleceğin bombası.
KE- En beğendiğiniz 2 korku filmini ve 2 yönetmeni yazar mısınız?
AL- En sevdiğim iki korku
filmi ! Zor bir soru. Antonia Bird'ün RAVENOUS filmi ve The Thing. Favori
yönetmenlerime gelince Alexandre Aja ve John Carpenter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder