Korku filmleri üzerine yaptığım röportajlar serisinin bu
defaki konuğu benimde favori filmlerimden birisi olan The Pact (Ruh)’ın
yönetmeni Nicholas McCarthy. Önce kısa film olarak çektiği 2012 yapımı The
Pact’ı daha sonra uzun metrajlı bir filme dönüştüren yönetmenin birde 2014
yapımı At The Devil’s Door (Şeytanın Kapısında) adlı filmi bulunuyor.
Hem Popüler Sinema’da, hem
de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere kendisine yönelttiğim soruları
cevaplayan Nicholas
McCarthy’e teklifimi geri çevirmediği için çok
teşekkür ediyorum.
KE- Korku filmi tutkunuz nereden geliyor?
NM- Çocukluğumdan beri korku filmlerine hep ilgi
duymuşumdur. İzlediğim ilk filmler Amerikan televizyonlarında gösterilen1950'
lerin bilim kurgu yaratık filmleriydi . Onların o dehşetengiz
görüntüleri ve fikirleri beni hep büyülemiştir. Sonradan bir
daha da kopamadım onlardan.
KE- Senaryosunu da yazdığınız The Pact oldukça
başarılı ve farklı bir korku filmi. Filmin hikayesinin çıkış noktası nedir?
Bize biraz anlatır mısınız?
NM- THE PACT orijinal olarak 10 dakikalık bir kısa
filmdi ve benim de korku filmi atmosferine sahip ilk yönetmeye
çalıştığım şeydi aslında. THE PACT 'in kısa filmi tam
olarak geleneksel bir korku filmi değildi. Daha çok o türe yakın bir
çalışmaydı ve biz hayalet fikrini kullanmış olduk. Aynı zamanda THE
PACT, uğursuz ve karanlık atmosfere sahip bir filmdir. Filmleri finanse
eden bir şirket kısa filmi izledi ve benden uzun versiyonunu yönetmemi
istedi. Ortaya çıkan uzun metrajlı film ise çok daha geleneksel
bir korku filmi oldu.
KE- Devam
filmi olan The Pact 2’yi neden siz yönetmediniz?
NM- O
sıralar ikinci uzun metrajlı filmimi çekmekle meşguldüm ve başka birinin benim
başlatmış olduğum bir şeyde, istediği her şeyi yapabilmesi fikri hoşuma gitti
açıkçası. Filmi henüz görmedim.
KE- Son filminiz At The Devil’s Door’ı yazarken
etkilendiğiniz filmler oldu mu? Devam filmi olacak mı? Olursa siz mi yönetmeyi
düşünüyorsunuz?
NM- AT THE DEVIL'S DOOR, THE PACT filminin hemen
ardından yazılıp yönetildi ve hemen hemen aynı kadro kullanıldı. Ama pek
düzgün bir iş olmadı ve Amerika'da iyi iş yapmasına rağmen, devam
filmi çekilmesine yeterli olmadı. Biz zaten
yapıldığı taktirde ortaya garip ve yamuk yumuk bir
şeyin çıkacağını biliyorduk ve ben bir devam filmi olabileceğini aklıma
bile getirmedim açıkçası.
KE-
Sizce, korku sinemasında farklılık yaratmak için neler yapılmalı?
NM- Bence bir yönetmen, içgüdüsel olarak doğru
olduğunu hissettiği şeye önem vermeli; sonrasında iş sizin kendinize ait
fikirler, temalar ve görüntülerle zaten son bulur. Gençliğimde bir ara bir aktristi takip
ederken kamerayla çekim yaptığımız bir kısa film yapmıştım. Bu,
seneler sonra bile beni etkisinde bırakan çok güçlü bir şeydi. Uzun metrajlı
filmlerime bakarsanız hep o aynı görüntüyle biter, bir tür mantra gibi.
Neden etkili olduğunu tespit etmek güç, ama öyle işte ve yaptığım filmlerde bir
tür imza gibi.
KE- Bize yeni projeleriniz hakkında biraz
bilgi verebilir misiniz? Korku filmlerine devam mı?
NM- Evet ! 2016’da yeni bir korku filmi yapıyor
olacağım. Ayrıca HOLIDAY adında, yaparken çok keyif aldığım ve seneye gösterilecek olan
kısa metrajlı bir korku filmini yeni tamamladım.
KE- Korku filmi çekerken seyircinin hikayeden kopmaması için sadece efektler ve ani çıkışların arkasına sığınmak doğru mu? Yanında güzel bir hikayede olması gerekmiyor mu?
KE- Şimdiye
kadar hiç Türk korku filmi izlediniz mi? İzlediyseniz düşünceleriniz nelerdir?
NM- Hiç Türk korku filmi
izlememiş olmakla beraber elimde bir Türk 'Giallo' sunun 70’lerde popüler olan İtalyan tipi katil
kim filmleri DVD si var. Film, aşka susayanlar, seks ve cinayet. Büyük İtalyan
Giallo’su “THE STRANGE VICE OF MRS WARDH''ın tekrarı. Etkileyici bir film
ve iki filmin de orijinaliyle beraber Türk versiyonunu da
izledim.
KE-
En beğendiğiniz 2 korku filmini ve 2 yönetmeni yazar mısınız?
NM- THE TEXAS CHAINSAW
MASSACRE / Tobe Hooper
CAT PEOPLE / Jacques
Tourneur
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder