Air Force One, In the Line of Fire , White House Down gibi ABD başkanına suikast temalı filmlere 2013 yılında bir de Olympus Has Fallen eklenmişti. Gerard Butler (Mike Banning) Beyaz Saray’a yapılan saldırıda Başkanı (Aaron Eckhart) patlamalardan, mermilerden uzak tutmaya çalışan ve bunun yanında iyi de dövüşen bir korumayı canlandırmıştı. Bu sene vizyona giren ve ilk filmin neredeyse devamı sayılan London Has Fallen (Kod adı: Londra)’da ise, yine aynı koruma ve aynı Başkan bu defa Londrada saldırıya uğruyor.
Hikaye de şöyle; İngiltere başkanının ölümü üzerine tüm
dünya liderleri bu büyük cenaze içinLondra’da toplanır. Ama bu toplantı
sırasında Londra’nın her bir köşesi önceden planlanmış inanılmaz bir suikast
girişimi ile yerle bir olur. Yalan değil tabir doğru, gerçekten Londra yerle
bir olur. Hedeflenen liderlerin başında gelen ABD başkanı tabii ki, koruması
Mike’ın yetenekleri sayesinde orda oraya koşturarak hayatta kalmaya çalışır. Peşindeki
teröristlerden köşe bucak kaçan ikilinin, Londra’da konumlanmış gizli istihbarat
MI6’in başındaki ajan Riley’a güvenmekten başka çareleri yoktur.
London Has Fallen, ilk filmin kesinlikle iki kat daha
üstünde bir yapım. Aslına bakarsak ilk filmin başında bulunan Antonia Fuqua çok
başarılı filmlere imza atmış bir yönetmen. Bu filmde karşımıza çıkan Babak
Najafi ise, çok fazla adını duyurmamış olmasına rağmen, yine de aksiyonu
düzgün, heyecanı bol ve efektleri asla göze batmayan bir yapımla karşımıza
çıkıyor. Filmin başında yer alan suikast esnasındaki patlamaların Londra’yı
yıkıma uğrattığı sahneler ve ardından dur durak bilmeyen kovalamaca dolu
aksiyon planları gerçekten nefesleri kesiyor. Ayrıca aralarda yer alan ve bu
tarz filmlerin kaçınılmazı olan esprilerin dozu ayarında olduğundan işin cılkını çıkartmaktan çok filmi eğlenceli
hale dönüştürüyor. O kadar patlamanın olduğu bir yerde ve onlarca adam peşinden
mermileri savururken o şakalar nereden akla gelir, o da ayrı.
İlk filmde de yer alan Morgan Freeman’ı yine renk kattığı
London Has Fallen, aslında her zamanki gibi harika kurgulanmış bir Amerikan
propagandası filmi. Daha önce yaptıklarından dolayı Abd’den nefret eden ve
intikam için mükemmel planlar yapan bir terörist ordusu ve Abd ordusunun
hepsini duman etmesi. Bunlar zaten bilinen gerçekler ama ne yazık ki, bunların
hiçbirisi seyirciyi bu filmden soğutmaya yetmiyor. Her ne kadar filmin ikinci
yarısı, ilk başına göre klişeleşmiş tek kişilik ordu kıvamına bürünse de,
Gerard Butler’ın iyi performansı, güzel koruma taktikleri ve görsel olarak çok
iyi çekimlerin yer aldığı çatışma sahneleri sayesinde film artı puanları
topluyor.
“Bu tip filmlerden bıkmam, Başkan olsun, çatışma olsun,
biri onu korusun, etraf patlasın, arabalar havada uçsun, iki de yakın dövüş
olsun, daha ne isterim “ diyen herkesin bayılacağı ve çok keyif alacağı bir
olmuş London Has Fallen. Meraklılarına mısır menüsü ile tavsiye edilir.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder