Yerli/yabancı korku sineması üzerine yaptığım
röportajlarımın bu defaki konukları İfritin Diyeti: Cinnia filminin oyuncuları Gülşah
Çömoğlu ve Fahri Öztezcan. Moda’da buluşup kahve eşliğinde bol bol sohbet
ettiğim iki oyuncumuz da, yaptıkları işten çok keyif aldıklarını özellikle
hikayenin gerçek olmasının filme büyük katkısı olacağını dile getirdiler.
Gülşah ve Fahri ikilisi,
hem Popüler Sinema’da, hem de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere
yönelttiğim soruları beni kırmayarak cevapladılar. Her iki yönetmene de bize
vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyor ve İfritin Diyeti: Cinnia filmine gişede bol başarı
diliyoruz.
KE- Kendinizden ve
oyunculuk deneyiminizden kısaca bahseder misiniz?
GÇ- 1986 yılında ankarada doğdum . Oyunculuk
eğitimimi Bilkent Üniversitesi Mssf bölümünde 2009 yılında tamamladım. 5 yıl Fox
tv’de yayınlanan Unutma Beni adlı dizide Asuman karakterini canlandırdıktan
sonra İstanbula taşındım ve 2 yıl Star Tv’
de yayınlanan Aşkın Bedeli adlı dizide Dicle karakterini oynadım. Ankaradayken ise
devlet tiyatrosunda 3 yıl çalıştım. Şu
anda ise, Mimar Sinan Güzel Sanatlar lisesinde kadrolu olarak oyunculuk üzerine
hocalık yapıyorum.
FÖ- Ben Bilecik'in Pazaryeri ilçesinin Demirköy
köyünde 1980 yılında doğdum. Bilecik Anadolu Lisesini bitirdikten sonra
Eskişehir Anadolu Ünv. İ.İ.B.F İşletme bölünde okudum. 2002 yılında istanbul a
gelip 2004 yılında Yeditepe Ünv. G.S.F Tiyatro bölümüne girdim. Okul döneminde
çeşitli dizilerde bölüm oyunculuğu ve reji asistanlığı yaptım ama daha çok
profesyonel tiyatrolarda roller aldım. Önce çocuk tiyatrolarında sonra da, diğer
özel tiyatrolarda oynadım. Bu dönemde Zincir Bozan, Pars, Kanalizasyon gibi
sinema filmlerinde de rol aldım. 2012 yılında Amerika' ya gittim ve bir süre
orda yaşadım. 2013 yılında Aşkın Bedeli dizisi ve ardından halen devam eden
Diriliş dizilerinde oynadım.
KE- İfritin Diyeti:
Cinnia filminde canlandırdığınız karakter hakkında kısa bir bilgi alabilir
miyiz?
GÇ- Filmde Elif karakterini canlandırdım . Elif,
Gediz de doğup büyümüş ve anneannesiyle yaşayan halk evinde el işi eğitmeni. İyi
niyetli sevecen kasabalı ama kültürlü bir kız. Murat’a aşıktır ve onunla
evlilik hayali kurmaktadır.
FÖ- Canlandırdığım
Yusuf karakteri en yakın arkadaşı ile birlikte küçük bir kasabada beraber
yaşıyorlar. Yusuf içine kapanık ve durgun bir genç ancak Murat’ın nişanlısı
Elif’e aşık olması onu bu durgun halinden daha başka bir adama dönüştürüyor.
Daha fazla Yusuf u anlatmak sanırım film ile ilgili çok ciddi detay vermek
olur.
KE- Filmin gerçekten
yaşanmış bir olaydan kurgulandığını biliyoruz. Gerçek yaşam öyküsünü anlatan
bir korku/gerilim filminde yer almak nasıl bir duygu? Diğer film türlerine göre
zorlukları var mı?
GÇ- İfritin Diyeti: Cinnia benim ilk sinema filmi tecrübem, o yüzden benim
için yeri apayrı olacak her zaman . İlk sinema filmimin bir korku filmi olacağını
gerçekten hissediyordum. Genelde filmlerin reklamları olsun diye gerçek hikayeden
alıntıdır yalanı söylenir ama bu filmin asla yalanı yok . Zaten hayatından yola
çıktığımız hoca her zaman her soruya açık. Bizleri de çekimlerde ziyaret etti,
sağolsun. Korku filminde oynamak elbetteki zormuş, ruhunuz yoruluyor sürekli
tedirgin oluyorsunuz ayrıca duasız uyuduğum tek bir gecem bile olmadı.
FÖ- Hem zor hem de
kolay yanları var. Zor kısmı karakteri en doğru şekilde canlandırabilmek. Her
ne kadar bir biyografi olmasa da olaylardaki kişilik gerçek. Onların
hayatındaki bir kesiti canlandırıyoruz ve bu yüzden gerçeğe olması gerektiği
kadar sadık, kişileri rencide etmeyecek kadar özenli olmalısınız. Kolay kısmı
ise, canladırdığınız kişilerin
deneyimlerinden o sırada setten yararlanıp, yardım alabiliyor olmanız. Hatta
bilgiye direk ağızdan alıp detaylandırmak için zaman kaybetmemeniz. Ben korku
sinemasının özellikle bu tür filmelerin varlıpından çok memnunum hatta içinde
olmaktan da çok keyif aldım. Benim için çok güzel bir deneyimdi.
KE- Filmin
çekimleri sırasında yaşadığınız ilginç veya korkutucu olaylar varsa bizimle
paylaşır mısınız?
GÇ- Yaşadığım bir
olay var. Oda arkadaşım Ebru ile gerçekten aklım başımdan gidecek gibi oldu ve
bu olayı paylaşmak istemiyorum çünkü o gün ikimizde o konuyu kapattık. Sebebi
ise tekrar yaşamak istememem.
FÖ- Yusuf ve
Murat’ın evleri özellikle çok ürkütücüydü. Gece çekimleri sirasında o evde
oldukça tuhaf şeyler yaşadık ve ekip olarak hatta başka mekanlarda da. Ben
anlatılmasına karşıyım bu tür durumların, bence fazla dillendirmemek lazım ama
neredeyse bizde filmdeki kadar olmasa da farklı deneyimler yaşadık diyebilirim.
KE- Korku filminde oynayacağınızı
öğrendiğinizde tedirginlik yaşadınız mı hiç?
Rol tekliflerinde karşınıza çıkan senaryolarda en çok nelere
dikkat edersiniz?
GÇ- Tedirginlik ne
kelime! Ben 1 hafta Özgür Özberk’i atlattım çünkü korkudan senaryoyu okuyamadım
:) ilk okuma provasında adam akıllı odaklanıp okudum . Ama herhangi bir ön
çalışma yapmadım ve herşey doğal olsun istedim. Çünkü ilk tepkim ilk korku
çığlığım nasıl çıkıcaksa öyle olsun istiyordum. Ayrıca hiç birşey de izlemedim
etkisi altında kalmamak için. Sadece yanıma yasin ve cevşen alıp Kütahyaya
gittim. Önce senaryonun beni çok etkilemesi ve o senaryoya inanmam lazım ki, o
hikayeye o karaktere seyirciyi inandırabileyim.
FÖ- Hiç
tedirginlik yaşamadım hatta heyecanlandım. Tanıdığım ve sevdiğim arkadaşlarımla
böyle bir işte olmak çok heyecan verdi bana. Farklı roller canlandırmak benim
için çok önemli. Özellikle karakterin senaryo sürecindeki evrimi benim için çok
değerli. Oynadığım karakterin başrol kahraman ya da kötü olması değil ama ne
kadar yaşadığı ya da nefes aldığı önemli.
KE- Devamlı cinler, büyüler ya da
doğaüstü varlıklar olsun birçok film piyasaya çıkıyor. Ne düşünüyorsunuz bu
konuda? Bir süre sonra seyirciyi bıktırır mı bu konular? Yoksa bu rekabet daha
mı iyi oluyor Türk korku sineması için?
GÇ- Herhalde
dünya üzerinde cinlerle en çok ilgilenen toplumlardanız. Gerçekten ürkütücü
zaten bu konu ama bende uydurma hikayelerden çok sıkıldım. Bizim filmimizi
diğer filmlerden ayıran en büyük özellik konusunun olması ve bu hikayenin
gerçek olması.
FÖ- Sanırım bizim kültürümüzdeki korku ögeleri
batıya göre daha fazla ve daha güçlü ancak biz daha bunları keşfetmiş değiliz.
Ne yazık ki kullanamıyoruz. Aynı kısır döngüde kısılıp kalmışız. Biraz Anadolu’yu
gezersek ne hikayeler ne olaylarla karşılaşırız. Ancak korku sinemAsının bizim
ülkemizde yoğunlaşması güzel bu yüzden de bırakabileceğimizi hiç sanmıyorum.
Maceradan, aksiyondan, aşktan nasıl bıkmıyorsak, korkudan da sinema bazında
bıkmayız, ama konuların acilen çeşitlenmesi lazım. Bunun için de yapımcı ve
senaristlerden ricam gerçek hikayerlerin üstüne gitsin ve Anadoluyu gezsinler.
KE- İki yönetmenle
birlikte çalışmanın zorlukları var mı? Nasıl bir uyum içindeydiniz sette? Biraz
ekip ruhundan ve set ortamından bahseder misiniz?
GÇ- Özgür Özberk benim Aşkın Bedeli
dizisinden arkadaşımdı zaten. Dünya tatlısıdır kimseyi kırmaz incitmez. Şahin Yiğit
ile de sette tanıştım. O da inanılmaz sakin anlayışlı ve oyuncuyu motive eden
bi yönetmen. Ekip ruhu inanılmazdı . Kendi aramızda çok yardımlaştık ve kimse
birbirinden desteğini esirgemedi. Kimse “Bu benim işim değil, bana ne” demedi. 20
gün boyunca güle eğlene zaman zaman korka korka çekim yaptık. Çünkü bu film
aslında prodüksiyon işi değil bir gönül işiydi.
FÖ- Hiç iki yönetmenle
çalışıyor gibi olmadı açıkçası. Tek fikirde birleşmiş bir ekip vardı orda ve bu
yüzden de kısa sürede tamamladık filmi. Daha önce beraber çalışmış ve birbirini
tanıyan bir ekip şehir dışında beraber çalışıp beraber yiyip beraber hareket
edince tam bir bütün olduk, arada ufak aksaklıklar çıksa da üstesinden beraber
geldik.
KE- Yeniden bir korku filminde rol almak ister misiniz? Yakın
zamanda yeni film projeleriniz var mı?
GÇ- Tabiki isterim içime sinen bişey olursa.Hem de
tecrübe sahibi oldum artık. Şu anda sinema filmi çalışmam ne yazıkki yok.
FÖ- Daha önce de dediğim gibi
ben karakterin senaryodaki sürecine ve evrimine bakıyorum. Bu yüzden senaryonun
yanı sıra yönetmenin film ile ilgili düşüncesini ve karaktere bakış açısını
bilmek benim için önemli. İşte bu yüzden de korku ya da macera ya da polisiye
olması bir şey değiştirmez. Başka projeler için görüşmelerimiz var ancak
kesinleşip sonuçlanmadan açıklamak doğru olmaz.
KE- Korku filmleri izlemeyi sever misiniz? Korku filmlerine
ait en sevdiğiniz birkaç yabancı filmi yazar mısınız?
FÖ- Özellikle korku tercih ederim diyemem ama
izlerim. Bazen arkadaşlarla korku geceleri yaparız bu da hoş oluyor. Mesela Elm
Sokağı serisi benim için halen kült olma özelliğini korur bir de Garez i
sayabilirim.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder