Türk ve Yabancı korku filmi yönetmenleri /
oyuncuları ile yaptığım röportaj serileri devam ediyor. Bu defa kendisini
şansıma balayında iken yakaladığım ve cevapların süresinin uzayacağını tahmin
ettiğim Mike Flanagan, beni şaşırtarak kısa bir süre içinde cevapları yolladı.
Absentia ve Oculus ile tanıdığımız yönetmenin, halen Amerika’da vizyon
tarihinin sürekli ertelendiği Kate Bosworth ve Thomas Jane’ın
kadrosunda yer aldığı Before I Wake adlı bir korku
filmi de bulunuyor. Bu belirsizlikler sırasında boş durmayan Mike Flanagan’ın,
haklarını Netflix’in aldığı Hush adındaki ev istilası türündeki
korku/gerilim filmi kısa bir süre önce
gösterilmeye başladı.
Hem Popüler
Sinema’da hem de
sosyal medya ortamında yayınlamak üzere kendisine yönelttiğim soruları beni
kırmayarak cevaplayan Mike Flanagan’a bize vakit ayırdığı için çok teşekkür
ediyoruz.
KE-
Genelde korku gerilim türünde filmler çektiniz. Korku filmlerine olan ilginiz
nereden geliyor?
MF- Korku filmleri türünü çocukluğumdan beri her zaman çok sevmişimdir. Stephen King 'in IT’ini izlediğimde ilgim daha da perçinlendi. Aslında çocukken korku filmlerinden çok korkardım ve bazen koltuğun arkasına saklanırdım, hatta daha normal olanlarında bile . THRILLER filminden çok çok korktuğumu hatırlıyorum. Sanırım bu filmleri izlemek büyürken bir tür cesur olma şekliydi benim için.
KE-
Yeni filminiz Before I Wake, yine Oculus ve Absentia gibi aile draması
içeriyor. Filmlerinizde özellikle aile içi olaylarını seçmenizin bir sebebi var
mı?
MF- Sanırım korku temelde
sadece sesi çok yükseğe ayarlı bir dramdır. Sadece ürkütücü olmaya çalışan bir
hikayeyle hiçbir bir bağ kurmam. Benim için onun gerçek bir şeyle ilintili
olması gerekir ve bence iyi korku filmleri başka bir şeydir. Hepimizin kendi
şeytanları vardır özelliklede karmaşık aile dinamikleri içinde. Korku, hayatlarımızın
bu korkunç köşelerini güvenli bir şekilde keşfedebileceğimiz bir
büyük prizmadır ayrıca ve bu tür, metafor için de oldukça müsaittir. İnsan
doğasıyla ilgili bir metafora ya da söyleme tutunamazsam, çok çabuk
sıkılırım.
KE-
Before I Wake’in hikayesinden kısaca bahseder misiniz? Hikaye nasıl ortaya
çıktı? Filminizde nelerle karşılaşacağız?
MF- Bu çok şahsi bir proje ve korku merkezinde değil.
Bu iş diğer işlerime göre her zaman daha metaforikti. Fikir aklıma yıllar önce
gelmişti; OCULUS 'un yapım aşamasından ve de bütün senaryolarım arasında
favorim olmasından çok çok önce. Bu film ailesel bir kayıpla ilgili ve benim
içinde onu çok güzel şey kılan şey bu. Korku öğeleri içerse de, aslında bir
ailenin çocuğunu kaybedişiyle ilgili korkusu. Dünyada bundan daha gerçek bir
korku yoktur.
KE- Oyuncu
seçimlerinde en çok nelere dikkat edersiniz? Kate Bosworth ve Thomas Jane gibi
güçlü iki oyuncuyu nasıl buluşturdunuz?
MF- Oyuncu seçimi bir film yapmanın en
sevdiğim tarafıdır. Hem Kate hem de Tom senaryoya büyük bir şevkle uyum
gösterdiler. Her ikisinin işlerine de hayrandım ve onlarla bu eşsiz projede
birlikte çalışmak benim için büyük bir zevkti. Sanırım her ikisi de
bu filmde en iyi işlerinin bir kısmını yaptılar.
KE- Oculus ve Absentia sizin için nasıl bir
deneyim oldu? Bu filmler hakkında izleyicilerden nasıl tepkiler geldi?
MF- ABSENTIA eşsiz bir
tecrübeydi. Hiç paramız yoktu ve arkadaşlarımız oluşan oldukça
küçük bir ekibimiz vardı. Onu benim dairemde var olan ışığı kullanarak
çektik. OCULUS ta ve sonraki filmlerde sahip olduğum hiçbir kaynağa sahip
değildik. Tam bir gönül işiydi ve mümkün olmayacak kadar zor bir yapımdı.
Geriye bakınca altından kalmak için çok çabaladık diyebilirim. Bunu
yaptığımız için çok minnettarım. Müthiş oyuncu kadromuza ve ekibimize
teşekkürler ayrıca bu filme verdiği
tepkiler açısından izleyiciye her zaman müteşekkirim.
OCULUS her açıdan
farklı bir tecrübeydi. Arkamda önemli bir yapım şirketinin, çok deneyimli
oyuncuların ve de daha önce hiç sahip olmadığım bir bütçenin tam desteği vardı.
Her filmin kendine has zorlukları vardır ve kesinlikle OCULUS da kendisine
düşen payı almıştır bu zorluklardan ama aynı zamanda hayatımda ilk defa
kafamdaki şekliyle bir filmi yapabilecek donanıma sahip olduğumu hissettim. Bu
filmi çekmek isteyecek yapımcıları bulmak çok zaman aldı.( 7 sene) Film
çıktığında bir şekilde kutuplaştırıcıydı, ama sorun değil. Ben bu
konuda çok rahatım. İzlemek istediğim türde filmler yapıyorum ve onlar asla
herkesi mutlu etmeyecekler.
KE-
Korku filmi çekmenin ne gibi zorlukları var? Sette yaşadığınız zor anlar
mutlaka olmuştur. Bize biraz anlatır mısınız?
MF- En zor olan set HUSH'
ınkiydi. Filmi 18 günde çektik ve sadece geceleri çekim yaptık. Çok yorucuydu.
Küçük bir ekiptik ve 3 hafta boyunca geceleri ormanın içindeydik hep. Tam
anlamıyla feleğimizi şaşırmıştık.
KE-
Yeni korku filmlerinizden Quija 2 ve Hush’dan biraz bahseder misiniz?
MF- HUSH, peşinde bir
katilin olduğu sağır bir kadını konu alan gerçekten eşsiz bir
filmdir. İçinde sadece 15 dakikalık bir diyalogun olduğu neredeyse
tamamıyla görsel bir filmdir. Bu da hikayeyi görsel olarak anlatmak adına
inanılmaz heyecan verici bir şanstı. Bu filmin ortaya çıkış şekliyle çok
gurur duyuyorum. OUIJA da eşsiz bir film. İnsanların olmasını beklediği
gibi bir film değil kesinlikle. Farklı bir şey yapmak için gerçekten
bir şansımız vardı demekten öte başka bir şey söyleyemem. Sanırım
insanlar olumlu anlamda çok şaşıracaklar.
KE- Korku
sinemasında farklılık yaratmak için neler yapmayı düşünüyorsunuz? İlerde
"Evet bu bir Mike Flanagan filmi" diyebileceğimiz türden yapımlarla
karşılaşacak mıyız?
MF- Umarım
öyle olur. Bu türü değiştirmeyi düşünmüyorum. Film yapma şansına her zaman
sahip olmayı ve bu türün sağlamış olduğu yaratıcılık açısından
sınırsız bir sürü fırsatı keşfetmeye devem etmek istiyorum.
Sanırım korku alanında yeni yeni ortaya çıkan bir sürü heyecan verici
yönetmen var. Çok fazla film çekebilmek bir ayrıcalıktır.
KE- En
beğendiğiniz 3 korku filmini ve 3 yönetmeni yazar mısınız?
MF- Bu çok zor bir soru, neredeyse imkansız bir soru.
Ama favorilerimden bazıları. THE THING, THE SHINING, SESSION 9, LAKE
MUNGO ve THE FLY. Çok fazla iyi film var asla üçe indiremem.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder