Yerli/yabancı yönetmen/oyuncular ile korku filmleri üzerine
yaptığım röportaj macerasının bu seferki konuğu, Azem üçlemesinin son filmi
olan Azem 3: Cin Tohumu filminin yönetmeni Hürcan Emre Yılmazer. 2.filmin
çekimlerinde görüntü yönetmeni olarak görev alan Hürcan Emre, bu defa son
filmde yönetmenlik koltuğuna oturuyor. Senaryosunu Türkiye’nin birçok yerinden
gönderilen kayıt, belge ve cin hikayelerinden seçen film, aynı zamanda bu
uygulama ile de bir ilke imza atmış oluyor.
Hürcan Emre ile Kadıköy’deki buluşup sıcak kahve
eşliğinde bol bol sohbet ettik ve kendisi
beni kırmayıp Hem Popüler Sinema’da, hem de sosyal medya ortamında yayınlamak
üzere sorduğum tüm soruları cevapladı.
Hürcan
Emre Yılmazer’a ilk uzun
metrajlı korku filminde iyi gişeler ve bol başarılar diliyor, teşekkür
ediyorum.
KE-
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, hangi projelerde yer aldınız? Nasıl
başladı yönetmenlik kariyeriniz?
HEY-
2007 senesiydi sanırım. Sabancı
Üniversitesi Görsel Sanatlar ve İletişim tasarımı bölümünde okurken
okulumuzda Müzik klübünün düzenlediği partiye Portecho adlı müzik gurubu
gelmişti. O zamanlar sinema klübünde aktif bir üye olduğum ve daha yeni klübe yeni
bir kamera aldırdığımız için Sony hvr v1 modeli kamerayı denemeyek için
iyi fırsat olduğunu düşünüp grubun videosunu çekmiştim. Daha yeni yeni
tanıştığım AdobePremiere ile kendime göre bir montaj yapıp myspace (o zamanlar
myspace vardı) üzerinden guruba yollamıştım. Çok hoşlarına gitmiş olacak ki
Deniz ve Tan beni yanlarına çağırdılar ve bir klip projeleri olduğunu
benim çekmemi istediklerini söylediler. Ve böylece ilk kez kamerayı zevkin
yanında para kazanmak için kullanmaya başlamış oldum. Bundan sonra pek çok
gurubun klibini çektim. Bunlardan çoğu adı duyulmamış guruplar olmasına
karşın Duman ve Gökhan Türkmen listede başı çekenler arasında. Zamanla okulun
aynı bölümünden mezun olmuş arkadaşlarla küçük ekipler kurmaya ve bunlarla
ekibimizi daha profesyonel hale getirip klip işlerinin yanında önce viral
daha sonra ise daha büyük bütçeli reklamlar çekmeye başladık. Yönetmenlik kariyerim
kısaca bu şekilde başladı diyebiliriz
KE- Volkan
Akbaş, Erdinç Kazımoğlu ve siz. Neden Azem adı altında bir Türk korku filmi
serisi tek bir yönetmenin elinden çıkmıyor da , hepsinde farklı yönetmenler yer
aldı?
HEY- Bizim Azem serisiyle
yapmaya çalıştığımız şey çok farklı. Yapımcılar, kültürümüz dolayısıyla
konu olarak bir birine yakın korku filmler yapıyorken bir de
yönetmen sürekli aynı olmasın diye düşündüler. Her defasında taze bir
bakış açısı yeni bir uslup denemek istemişler. Bundan dolayı da her filmin
yönetmeni ayrı. Ve büyük ihtimalle serinin bundan sonra gelecek
filmlerinin de yönetmenleri de farklı olacaktır.
KE- Azem
ne demek ? Cin karası, Cin Garezi ve bu son filmde Cin Tohumu. İçinde cin
kelimesi yer alırsa film daha fazla ilgi görür diye bir algı oluşuyor
istemeden. Cin kelimesinin her defasında seriye eklenmiş olması biraz gişe için
sanıyorum, doğru mu?
HEY-
Daha ilk
senaryo için araştırma yapılırken görmüşler ki Azem; Eski Arap Yarımadasında
kullanılan en kuvvetli büyünün ismi. Yapılması da bozulması da oldukça zor. Tüm
insanlık tarihi boyunca sadece 11 kişinin bu büyüyü yapabildiği eski
kaynaklarda geçiyor. Öyle bir büyüki bozulabilmesinin tek bir yolu var, o da bu
büyüde aracı olarak kullanılan ruhani varlığın yani cinin eceli ile ölmesi.
Cinlerin ömürleri de oldukça uzun olduğu için musallatlık aileden aileye hatta
nesilden nesile şeklinde devam ediyor. Azem serilerinin her biri içinde Cin
kelimesi öne çıkıyor, ama ben bunun direk gişe kaygısı olduğunu düşünmüyorum.
Sanırım beyazperdeye taşınan yaşanmış hikayelerin senaryolaştığında filmi
anlatan en uygun kelime bu olduğu için tercih edeiliyor.
KE-
Azem serisi sanırım her defasında çıtayı daha fazla yükseltiyor. Sizin filminiz
seriyi nasıl etkileyecek, izleyicileri nasıl bir film bekliyor?
HEY- Bir filmin (korku ya da
değil) film olabilmesi için önce iyi bir hikayesi olması gerekiyor. İyi
hikaye olmadan iyi film olamaz. İstediğiniz kadar efektler yapın en pahalı
ekibi ekipmanı toplayın yine de hikayesi düzgün olmayan bir filmin
tutması neredeyse olanaksız. Bu filmin farkı ise tam bu noktada ortaya
çıkmaya başlıyor.Filmin ön çalışmasında sosyal medya üzerinden pek çok insana
ulaşıp onlardan bize başlarından geçen olayları yollamalarını istedik.
Bunların arasından en etkileyici olanları inceleyip seçtiğimiz olayı ,
hikaye yapısına oturtarak senaryolaştırdık. Bu da bizim çok iyi hikaye
akışı olan gerçekten korkutucu bir film yapmamıza olanak sağladı.
KE-
Sosyal medya ortamlarında en çok merak edilen, hatta bana da çok gelen bir
soruyu sormak istiyorum. Genelde filmler oynadıktan bir süre sonra dvd si
çıkıyor ya da sizlerin tercihine göre internete yükleniyor, bu bir gerçek. Azem
serisinin 3.filmi vizyona giriyor ama hala serinin diğer 2 filmi ortada yok.
Neden piyasaya sürülmedi? Bununla ilgili sanırım bir planlarınız vardır, açıklar
mısınız?
HEY- Bu aslında sanırım
yapımcıların kendi tercihleri, ama şunu biliyorum ki ilk film çekilmeden önce
bile eğer seri olmayı başarırsa 3.filmden sonra tüm serinin aynı anda DVD-TV ve
internet ortamlarında olmasını istediler. Bu nedenle televizyon satışları bile
hiç yapılmadı. Ama 3. Filmden sonra tüm seriyi tüm platformlarda
izleyebileceksiniz. Hatta anlaşmaları bile yapıldı…
KE- Filmin yapım aşamasında veya çekimlerde karşılaştığınız
zorluklar nelerdir? Sette yaşadığınız ilginç olaylar olduysa bizimle paylaşır
mısınız?
HEY- Filmin yapım aşamasında
bizi en çok zorlayan hava şartlarıydı. Dış çekimler bizi o kadar zorladı ki
çekimler bitip İstanbul'a döndükten ancak 2 ay sonra ayak parmaklarımın
hisleri geri gelmeye başladı. Bir sahnemizde güneş çıkana kadar 7 saatlik
çekimimizi hava yağmurlu başlayıp yarım saat içinde kar yağıp 2 saat sonra
da güneş çıktıp karları erittiği için tekrar çekmemiz gerekti. Sosyal
medya üzerinden başlatılan bir kampanya ile beş binden fazla yaşanmış hikâye
toplandı. Bunların içinden en iddialısı Kızılırmak kenarında eski bir köyde
yaşanmış olandı. Çekimleri yaptığımız köydeki her evin nerdeyse bir hikâyesi
var. Koca köyde ekip olarak yaklaşık dört hafta boyunca yalnız kalmak oldukça
zordu. Azem serilerinin özelliği bu ama çekim aşaması her zaman zor olur çünkü
gerçek mekânlarda çekimler yapılır hatta siz ekip olarak insanların terk ettiği
bu mekânlarda haftalarca kalmak zorunda kalırsınız. Birkaç arkadaşımız o kadar
gerildiler ki çekimleri tamamlayamadan, geri döndüler. Azem serileri bunu her
filminde yaşıyor. Aşırı korku yüzünden ekipten ayrılanlar oluyor. Tuhaf bir
olay yaşamamıza gerek kalmıyor zira uğraştığımız şey başlı başına ilginç bir
durum zaten. Civar köylülerle yapılan röportajlar sosyal medyada yayınlandı,
köy hakkında bilgi edinmek isteyenler o videodan öğrenebilir. Azem 3 Cin Tohumu
resmi facebok sayfasında bu video mevcut. Bu deneyimi ekip olarak uzunca bir
süre unutmayacağız sanırım.
KE- Korku filmi çekerken seyircinin
hikayeden kopmaması için nelere dikkat etmek gerekiyor? Sadece efektler ve ani
çıkışların arkasına sığınmak doğru mu? Sonuçta onlar bir anlık korku yaratan
ögeler.
HEY-
Önceki
söylediğim gibi, bana göre filmin film olarak kabul görebilmesi için en
büyük etken hikaye. Yaşanmış olayları hikayenize konu edebilirsiniz ya da
sıfırdan yazabilirsiniz hikayenizin yapısı güçlü ve akıcı olduğu sürece
seyirci içine girdiği maceradan kopmayacaktır. Ani çıkış ve efektler,
yavaş yavaş gererek seyirciyi sona hazırlamalar zaten korku filmlerinin
yapısında olan noktalar. Hikayede düzgün yerleştirildiği sürece bu
noktalar arkasına sığınılan ucuz kandırmacalardan ziyade hikayeye güç
katan, seyirciyi heyecanlandırıp maceranın daha da içine sokan
etkenler haline gelicektir. Biz bu filmde bunu başardığımızı düşünüyoruz.
KE- Türk seyircisinin korku
filmlerimize karşı olan önyargıları artık yıkıldı diye düşünüyorum. ( En
azından benim öyle). Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, alıştılar mı bizim korku
hikayelerine ve oyunculuklara?
HEY- Türk seyircileri arasında
belli bir korku filmi izleyici kitlesinin kemikleştiğini düşünüyorum. Son
zamanlarda o kadar çok korku filmi çıktı ki artık seyirciler korku filmi
türünde de seçicileşip iyi filmi kötü filmden ayırt edip iyi filmde
edindikleri deneyimi diğer filmlerde de edinmek ister oldular. Artık
sadece filmin nekadar korkutucu olduğuna değil oyunculuklara ve
hikayeye de daha çok dikkat ediyorlar. Korkutucu olup hikaye olmazsa, ya
da hikaye olup yeterince korkutmazsa film onlar için yetersiz kalıyor.
Umarım bizim filmimiz onları her yönden tatmin edicektir. Herkese selamlar.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder