Korku sinemasına hayat veren birçok yerli ve yabancı
yönetmenlerle röportaj yaptım. Fakat bu seferki konuğum olan korku ustası Mr.John
Carpenter için bir hayli uğraştım doğrusu. Kendisine ulaşmak o kadar kolay
olmadı. Sosyal medya üzerinden tanıştığım yönetmen ve oyuncu dostlarımın
yardımları ile önce John Carpenter’ın eşinin kurduğu şirketle bağlantıya
geçtim. Bu arada müzisyen oğlu Cody Carpenter ile de bağlantıyı kesmedim tabii
ki. Yazışmalar yapıldı, fakat o sıralar John Carpenter’’ın, oğlu ile beraber
çıkarttıkları albüm ile ilgili çalışmaları vardı ve kendisi çok yoğundu. Bir
süre sonra cevap geldi ve kısa olmak şartıyla 5-6 soruyu cevaplayacağını
belirtti. Ben o maili okurken önce şaşırdım sonra inanılmaz heyecanladım. O
kısım anlatılamaz, yaşanır J.
80’lerden beri kendisinin büyük bir hayranı olarak, John Carpenter ile kısa da
olsa bir soru cevap ( bu tam bir röportaj sayılmaz) gerçekleştirdim. Bu bile
benim için büyük bir onur. Böyle bir şeyin olabileceğini tahmin bile edemezdim.
Sonuçta bahsettiğimiz kişi John Carpenter. Birçok korku filminin çıkışına ön
ayak olmuş ve çoğu yönetmenin ilham kaynağı olan bir korku filmleri ustası.
Michael Myers’ı yaratan kişi daha ne anlatayım ki
.
Hem Popüler Sinema’da, hem
de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere kendisine yönelttiğim soruları o
kadar işinin arasında cevaplayan
Mr.John Carpenter’a teklifimi geri
çevirmediği için çok teşekkür ediyorum.
S1 -
“Halloween’in yıllarca kült olarak kalmasındaki en büyük etken nedir? Yaratılan
Michael Myers karakteri mi, yoksa devam filmleriyle bütünleşip bir seri haline
gelmesi mi?
JC- HALLOWEEN'deki amaç basit bir korku filmi
yapmaktı. Kesinlikle bu karakterdir
çünkü, filmin daha derinlerde yatan tematik altyapısı, Michael Myers’ın salt
kötülüğün timsali olarak var olmasını gerektiriyordu.
KE Biyografinize baktığımızda, sadece slasher
değil, bilim-kurgu, fantastik, aksiyon gibi farklı türlerde pek çok filme
rastlıyoruz. Seçimlerdeki bu titizlik nereden geliyor?
JC- Aslında
sadece en beğendiğim filmleri çekmeyi tercih ettim diyebiliriz.
KE-
Kendi filmleriniz dahil olmak üzere birçok film ve dizilerin müziklerini de
yapıyorsunuz. Oğlunuz Cody Carpenter’da müzisyen ve birlikte güzel bir albümde
yaptınız. Müziğe olan tutkunuz nereden geliyor?
JC- Ben hep müzikle büyüdüm. Babam başarılı bir keman
sanatçısıydı. Sanırım benim kabiliyetim de buradan geliyor.
S4- Sizin
yarattığınız filmlerin çoğu korku sinemasında bir ilk olma özelliği taşır ve
hikayeleriniz birçok yönetmene ilham kaynağı olmuştur. Neden hala iyi bir korku
filmi izlemek istediğimizde eski korku filmlerini tercih ediyoruz?
JC- Sinemanın doğuşundan beri korku filmleri her
zaman hayatımızın bir parçası olmuştur. Zaman
değişirken kültürde beraberinde değişir.
Ama genelde içeriği hep aynıdır. Korku filmlerinin çoğu
kötüdür, bazıları ise vasattır ve çok çok azı iyidir. İşte seçimler burada
ortaya çıkar.
KE- Size
göre korku filmlerinde hangisi daha önemli? Plastik makyajlar mı CGI mı?
JC- Evet
kesinlikle plastik makyaj ama CGI’da artık çok önemli.
KE-
Yeniden korku filmlerine dönmeyi düşünüyor musunuz?
JC- Bu benim
işim sinema sektöründe asla asla dememek gerekir.
Captain Voyeur (1969)
Dark Star (1974)
Assault on Precinct 13 (1976)
Halloween (1978)
Someone's Watching Me! (1978)
Elvis (1979)
The Fog (1980)
Escape from New York (1981)
The Thing (1982)
Christine (1983)
Starman (1984)
Big Trouble in Little China (1986)
Prince of Darkness (1987)
They Live (1988)
Memoirs of an Invisible Man (1992)
Body Bags (1993)
In the Mouth of Madness (1995)
Village of the Damned (1995)
Escape from L.A. (1996)
Vampires (1998)
Ghosts of Mars (2001)
The Ward (2010)
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder