James Carpenter’ın The Ward (Koğuş) filminin senaryosunu
yazan Rasmussen kardeşler korku sineması üzerine yaptığım röportajlarımın bu
defaki konukları. Dark Feed filmi ile tanınan Michael ve Shawn kardeşler son filmleri
The Inhabitants ile de korku severlerin beğenisi kazandılar.
Kendileri, hem Popüler
Sinema’da, hem de sosyal medya ortamında yayınlamak üzere yönelttiğim soruları
beni kırmayarak cevapladılar.
Michael ve Shawn ikilisine,
bize vakit ayırdığı için çok teşekkür ediyorum.
KE- İki
kardeş birlikte korku filmleri yazıyor ve yönetiyorsunuz. Korku filmi tutkunuz
nereden geliyor?
MR- Sanırım bu çocukluğumuzdan
kalma bir tutku. John Carpenter gibi çok büyük yönetmenlerin çektiği korku
filmlerini izleyerek büyüdük. O karanlık salonlarda oturup
bizi sarsan o korku filmlerini izlememizin bir neden varmış demek. Ne
zaman ki, kendi filmlerimizi yapmaya başladık biz de aynı şeyi uygulamaya
çalıştık.
SR- Galiba insanları
korkutmayı seviyoruz ve kabul etmeliyim ki bunu yapmak bu günlerde gittikçe
zorlaşıyor.
KE- Son
filminiz The Inhabitants’ı izlerken farklı birçok korku filmi aklımıza geliyor.
Sanki bazı filmlerin mixlenmiş hali gibi. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
İlham aldığınız filmler oldu mu?
MR- Kesinlikle geriye
dönük bir şey yaratmak için yola çıktık. Büyürken izlediğimiz o
filmlerin THE CHANGELING, LET'S SCARE JESSICA TO DEATH, THE HAUNTING
OF JULIA ve BURNT OFFERINGS 'in tarzını
ve duygularını yansıtan bir film yapmak istedik.
SR- Her ne kadar bu tür
klasikleşmiş filmlerden ilham alsak da THE INHABITANTS filmini yeni ve
sıra dışı bir alana taşımaya çalıştık. "Found
footage" filmlerine izleyici onay vermişti. Ayrıca büyücülük
ile ilgili müthiş bir tarih barındıran bu ev vardı elimizde ve bu yüzden
biz de hikayeye bir sürü şey ekledik bu konuyla ilgili.
KE- Bu
kadar titizlik gerektiren çekimler sırasında yaşadığınız en zor anlar nelerdir?
Bizimle paylaşır mısınız?
MR- Biz THE INHABITANTS filmini çok
küçük bir bütçeyle ve çok az insanla çektik. Hep o sınırlar içinde
kalmanın yollarını aradık ki, bu gerçekten çok büyük bir meydan okumaydı.
SR- Yine de
bütün o sınırları kabullendik gerçekten. Zaten mecburduk. Michael kamerayı
çalıştırırken benim de mikrofon kolunu tutmam gerekiyorsa bile, biz bir şekilde
bunu becerdik. Bu gerçekten bizi güçlendiren bir şeydi aslında.
Bence iyi bir yönetmen
olmak sizin iyi bir problem çözücü olmanızı da gerektirir.
S4- John Carpenter gibi bir korku filmi üstadına
senaryo yazmak ve onu kabul ettirmek nasıl bir duygu? The Ward’ın senaryosunun
kabul edilme aşaması hakkında biraz bilgi verir misiniz?
MR- John Carpenter ile
çalışmak aslında gerçekleşen bir hayaldi. O bizim çocukken adeta
ilahlaştırdığımız biriydi. Bu yüzden birer yetişkin olarak onunla beraber
çalışma fırsatı yakalamak tamamen gerçek üstü bir şey. Eğer birileri böyle bir
şeyin olacağını söyleseydi önceden kesinlikle inanmazdık.
SR- Gerçek biri olması şaşırtıcıydı.Normal, sıradan
bir insan gerçekten. Birlikte çalışırken son derece verici ve farklı seslere
saygılı birisi. Onunla çalışmak bize çok şey öğretti.
S5- Korku
sinemasında farklılık yaratmak için neler yapmayı düşünüyorsunuz? İlerde
"Evet bu bir Rassmussen Brothers filmi" diyebileceğimiz türden
yapımlarla karşılaşacak mıyız?
MR- THE INHABITANTS bizim
yönetmen olarak daha ikinci filmimiz ve sürekli bir şeyler öğreniyoruz.
Filmlerimizin bol katmanlı olmasını isteriz sadece korkutucu değil aynı zamanda
ürkütücü ve esrarengiz olmalarını da istiyoruz tabii ki. Amacımız her zaman
izleyicinin aklında kalan filmler yapmaktır.
SR- Michael'ın da dediği
gibi hala öğreniyoruz. Ama her yeni filmle farklı bir şey yapmaya çalışıyoruz
Aynı filmi tekrar etmemek bizim için gerçekten çok önemli.
S6- Bize yeni projeleriniz hakkında biraz
bilgi verebilir misiniz? Korku filmlerine devam mı?
MR- Şu an üzerinde
çalıştığımız bir sürü proje var. Lovecrafts'ın SHADOW OVER INNSMOUTH' ından
ilham alan BLACK AUTUMN adlı bir senaryo üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca New
York 'un altındaki tünellerde geçen bir tür yeraltı korku filmi olan SUBCULTURE
diye bir proje daha var.
SR- Üstesinden gelmeyi umduğumuz bir tekrar filmi
de var ayrıca. Aslı bir İspanyol filmi. Bu projeye dahil olan müthiş bir kadro
var. Umarım yakında hakkında daha çok konuşabiliriz. Korku türü üzerine
çalışmaktan çok mutluyuz. Fanlar harika ve bu tip filmler bizim yapmaktan çok
keyif aldığımız türde filmler.
S7- İkinizin
sette ya da senaryonun ortaya çıkışı sırasında anlaşamadığınız noktalar oluyor
mu? Birbirinizin hangi huylarınızı sevmiyorsunuz?
MR- Birlikte çok uyumlu
çalışıyoruz. Sanırım bu kardeş olmamızdan ve birbirimizi çok uzun zamandır
tanıyor olmamızdan kaynaklı. Anlaşamadığımız noktalar olduğunda da bir şekilde
halletmeye çalışıyoruz.
SR- Aslında anlaşamadığımız çok önemli bir husus
olmadı şimdiye kadar. Sık sık farklı fikirler ortaya atarız ve sonra biraz
zaman tanırız ve birimiz eninde sonunda diğerinin fikrine yakınlık duyar. En
iyi fikir diğerini bir şekilde alt eder.
S8- Korku filmi çekerken seyircinin hikayeden
kopmaması için nelere dikkat etmek gerekiyor? Sadece efektler ve ani çıkışların
arkasına sığınmak doğru mu? Sonuçta onlar bir anlık korku yaratan ögeler.
MR- Bizim için izleyiciyi yerinden zıplatmak ya
da iğrendirmek yeterli değil. Biz izleyicinin kendini rahatsız hissetmesini
istiyoruz. Günümüz izleyicisi ürkütücü sahnelere o kadar
alışmış ki artık bu tür sahneler etkisini yitirmiş görünüyor. Biz yaptığımız filmlerle
bunu aşmak istiyoruz.
SR- Günümüz izleyicisi çok zeki. Bu yüzden daha
önce de dediğim gibi artık insanları korkutmak hiç kolay değil. Ortada sadece
bir avuç ürkütücü sahne varsa izleyiciler artık bunlardan etkilenmiyor.
Bizim için gerilimi ve korkuyu yaratmak ve sürdürmek her şeyden
önemli. Biz onların adeta koltuklarının ucunda oturmalarını istiyoruz.
S9- Şimdiye
kadar hiç Türk korku filmi izlediniz mi? İzlediyseniz düşünceleriniz nelerdir?
MR- Üzgünüm ki şimdiye kadar hiç
Türk korku filmi izleme şansımız olmadı. Ama BASKIN filmiyle ilgili müthiş
şeyler duyuyoruz dolayısıyla umarım en kısa zamanda izleriz.
SR- Tavsiye ettiğiniz Türk
korku filmi var mı, araştıralım?
S10-
En beğendiğiniz 2 korku filmini ve 2 yönetmeni yazar mısınız?
MR- Bana göre THE
THING ve ALIEN. İkisi de o kadar müthiş ki. Dayanması çok zor bir tür terör ve
tecrit duygusu resmediyorlar. Yönetmenlere gelince John Carpenter
favorimdir. Bir de Alfred Hitchcock diyebilirim. Bazıları
onun yaptığı filmler için korku değil diyebilir. Ama A.Hitchcock
'un bu türde ve bizim tarzımız üstünde çok büyük etkisi vardır.
SR- Ben HALLOWEEN ve PSYCHO ' yu da bu listeye
eklerim. Yönetmenlere gelince aynı yönetmenler, Carpenter ve Hitchcock.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
http://www.populersinema.com/roportaj/the-inhabitants-filminin-yonetmenleri-michael-shawn-rasmussen-ile-roportaj-27814.htm
http://www.populersinema.com/roportaj/the-inhabitants-filminin-yonetmenleri-michael-shawn-rasmussen-ile-roportaj-27814.htm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder