Korku ve ÖTE’si
Insidious (
Ruhlar Bölgesi), son yıllarda çekilmiş korkutmayı hakkıyla başaran, senaryosu,
kurgusu yerli yerinde olan dehşet veren bir korku serisi olarak ilerlemeye
devam ediyor. James Wan ve Leigh Whannell adında iki korku ustası zamanında Saw
( Testere) gibi unutulmayacak bir gerilim hikayesini ortaya çıkararak mükemmel
bir seriye ön ayak oldular. Yıllar sonra yine bir araya gelen ikili bu defa
Insidious’u yarattılar. İlk iki filmin yönetmen koltuğunda oturan James Wan, bu
seri ile korku sinemasında iyiden iyiye bir marka haline gelirken , kendisinden
çok şey öğrendiğini de saklamayan Leigh Whannell ise Insidious Chapter 3’ de senaristlikten
ilk yönetmenlik deneyimine geçiş yapıyor.
Serinin ilk
iki filmini kısaca özetleyecek olursak; üç cocuklu bir ailenin babası olan
Josh’un küçüklüğünden beri kendisiyle beraber
yaşayan yaşlı bir kadının hayaletini istemeden oğlunun hatta ailesinin başına
musallat etmesine tanık olmuştuk. Diğer taraf dediğimiz Öte’deki bu kötü varlıkların
amacı yaşayan bir insanın bedenini ele geçirip kendi tarafına alabilmekti. Kısa
bir süre sonra oğulları kaybolan Lambert ailesinin evinden gece,gündüz tuhaf
sesler gelmeye, objeler yer değiştirmeye başlayınca Öte’deki ruhlarla iletişime
geçip bu varlıktan kurtulmak için tek çareleri bir medyuma başvurmak olmuştu.
Filmin en önemli karakteri sayılan, paranormal hisleri kuvvetli , korkusuz bir
kadın olan medyum Elise , hem komik, hem de sakar iki yardımcısı Tucker ve
Specks ile birlikte ailenin başını bu beladan kurtarmaya çalışmışlardı. ( Bu arada üç filmde de Specks karakterini
oynayan oyuncunun İnsidious serisinin senaristi ve 3. filmin yönetmenliğini de
üstlenmiş olan Leigh Whannell olduğunu da hatırlatmak isterim. ) . Bu iki
filmin de korku filmi seyircisi tarafından tam not aldığını, korkutmakla ilgili
görevlerini kesintisiz yerini getirdiğini görmüştük.
Insidious
Chapter 3’de yaşananlar ise ilk filmden birkaç sene öncesinde geçen bir
hikayeyi anlatıyor. Bu defa karşımızda anneleri ölmüş olan ve babalarıyla beraber hayatlarını sürdüren iki
çocuklu Brenner ailesi var. Evin tek kızı olan Quinn’in ölen annesiyle iletişime geçmek için, kocası
öldükten sonra inzivaya çekilmiş yalnız bir medyum olan Elise’nin kapısını
çalması ve onu ikna etme çabalarıyla başlıyor film. İlk başta ufak bir seans
deneyen Elise, Öte’de gördüğü ürpertici şeyler sonrasında yardımdan vazgeçmesinin
ardından umutsuz bir halde evine geri dönen Quinn’in başına gelmedik kalmıyor. Geçirdiği
bir kazanın ardından evden çıkamaz bir hale gelen Quinn’in odasından sesler
geliyor ,duvarlar çatlıyor, korkunç, nefes alma zorluğu çeken yaşlı bir adam hayaleti
ortada dolaşıyor ve bu varlık Quinn’e her saldırdığında aşırı derecede zarar
veriyor . Başlarda anlatılanlara inanmayan ve sonunda kızının başına gelenlere kendi
gözleriyle şahit olan evin babası Sean , meşhur medyumumuz Elise’den yardım istiyor. Buraya kadar (
neredeyse filmin ilk bölümü diyebileceğimiz kısım) anlattıklarımızın arasında
bu varlıkla mücadele esnasında yaşanan tüm korkutucu olaylar zinciri , seyirciyi
gerçekten oldukça korkutmayı başaran bir
yapıya sahip. Çıt çıkmayan sessizliğin ve karanlığın hakim olduğu her sahnede
adeta yerinize çivilenip kalıyorsunuz. Işıkların, objelerin yerinde kullanımı (
özellikle artık bu serinin vazgeçilmezi olan karanlıkta elinde lamba ile
hayalet arama kısımları), kameranın açısı, arka planda çalan ürkütücü müzik ve
çekimlerin başarısı sayesinde hop oturup hop kalkıyoruz .
Filmin
aslında ikinci kısmı sayılabilecek olan bölümde , Elise ve yardıma gelen
hayalet avcısı iki kafadarın gelip tesisatları kurmasıyla başlayan ve ailenin
de eşlik ettiği Öte’ye geçiş seansları, kesinlikle filmin en güzel ve en
heyecanlı sahnelerini oluşturuyor. Elise’nin diğer tarafa geçisindeki kararlı
ve kendinden emin davranışlarını yansıtan bölümler, hem sarsıcı, hem de filmin
ana temasıyla ilişkili sürpriz sahnelere hakim. Insidious Chapter 3’in iki
kahramanı diyebileceğimiz Elise ve Quinn’in yaşadığı dramatik olayların
ortaklığı, filmin gerilim yönünde ilerleyen akışını az da olsa farklı bir yöne çeviriyor.
Aileyi
oynayan tüm bireylerin oyunculuklarının vasat olmadığı Insidious Chapter 3’de Lin
Shaye’nin canlandırdığı Elise karakterinin neredeyse ikinci yarıda filmi tek
başına götürdüğüne ve çok başarılı bir performans gösterdiğine şahit oluyoruz.
Kim bilir ileride belki Elise ve bu iki
komik partnerinden oluşan ekibin paranormal olaylara el atmalarını anlatan bir film
bile yapılabilir. Sonuç olarak serinin diğer filmlerine bağlayıcı bir özelliği
olan ve hikayenin ana kısmını ele alan Insidious Chapter 3, bana göre ilk iki
filmden çok daha fazla heyecanlı ve korkutucu. Serinin diğer filmlerini izlemiş
olan korku filmi sevenlerin tereddüt bile etmeden Insidious Chapter 3’i
izlemelerini tavsiye ederim.
Bu Yazım Popüler Sinema'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder