Bazı
filmler vardır ya hiç ummadığınız birisinden duyarsınız ya da bir anda
karşınıza bir yazısı çıkar ilginizi çeker bulur izlersiniz. Benim nedense bu
tür ilginç filmler hep karşıma çıkmış ve beni bulmuştur. Özellikle seyrettiğim bir
film gerçekten çok etkileyici ise o yönetmenin nesi varsa arar bulurum. Sanırım
sinema merakı ve aşkı da böyle gelişiyor işte.
SARAH’S KEY ( Elle S'appelait Sarah )-Sarah’ın
Anahtarı-2010
“Gilles Paquet-Brenner” ın yönettiği “Tatiana de
Rosnay” ’ın aynı adlı romanından uyarlanan “Sarah’nın Anahtarı” sizi sonuna
kadar uzun bir yolculuğa çıkartan nefis bir
Fransız filmi. Başrolde İngiliz Hasta dan tanıdığımız “Kristin
Scott Thomas” yer almakta. Film hikayesi ve oyunculukları
ile ön plana çıkan bir 2.Dünya savaşı
draması . Gerçekten tanıtımı,reklamı iyi
yapılsaydı eminim hayat hikayesine dayanan dönem filmleri arasındaki yerini
korur, klasiklere girerdi.Hikaye Fransada yaşayan Amerikalı gazeteci
bir kadının “Vélodrome d’Hiver“toplama kampındaki bir olayla
ilgili makale yazma göreviyle başlıyor. “Sarah Starzynski”
Fransızlar tarafından yakalanmış binlerce yahudi çocuktan birisi , fakat
yaptığı bir hata, verdiği çok büyük bir söz vardı. Evdeki küçük kardeşini
yakalanmaması için gizli bir bölmeye kapatmış ve geri döneceğine dair söz
vermişti. Mutlaka Sarah bir gün geri dönecekti. İşte böyle bir hikayeyi
araştıran gazeteci kadınımız geçmiş ve günümüzden bağlantılarla
gizem dolu bir yolculuğa çıkar. Filmde rahatsız eden bir çok şey var tabiî ki
ama bu da zaten 2.Dünya savaşında geçen soykırımlarla ilgili yapılmış dramaların
olmazsa olmazı. Diyalogların kısa ,geçişlerin çok olduğu bir yapım olmasına
rağmen bu sizi asla rahatsız etmiyor tam tersine sonuna kadar sizi ekrana bağlıyor.
Bu arada Sarah ın küçüklüğünü oynayan “Mélusine Mayance” ın performansının çok
başarılı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Ayrica filmin sonlarında ise ufak ama
çok önemli kilit bir rolde “Aidan Quinn” e rastlamak mümkün.
Günümüzde halen Pariste yer alan bir anıtta “Vélodrome d’Hiver“toplama kampına 1942 yılında polis
gözetiminde toplam 4000 civarı yahudi
çocuk ve 2000 civarı da yetişkinin insanlık dışı bir şekilde getirildiği ve
sonrasında hiç birinin bulunamadıığı yazmaktadır. Hikayesinden dolayı gizemini
sonuna kadar koruyan Sarah’ın Anahtarı ,bu tarz filmlere ilgi duyanları
kesinlikle memnun edecek bir yapım.
INSENSIBLES Duyarsız- 2012
“İncendies”
( İçimdeki Yangın) den sonra yine sizi ekrana yapıştıracak bomba gibi bir
İspanyol gizem/gerilim filmi. “Juan Carlos Medina” filmin
yönetmeni
ve
başka bir filmi de bulunmuyor güzel bir senaryo yakalamış ve çekmiş . Hafızaya
aldığım bu yönetmenin ilerde çok iyi işler yapacağına eminim.. Bence bu tür
filmlerin en sağlam örneklerinden birisi olduğu kesin.Film
iki ayrı hikaye şeklinde ilerliyor. Tabii ki zamanla bu hikayeler birbirleriye
bağlanıyor.
İlkinde
İspanyadaki savaş döneminde akıl hastanesindeki çocukların fiziksel acı çekmeye
karşı duyarsızlaştırılmaları anlatılmakta. İkinci hikayede ise ilik nakline
ihtiyacı olan bir beyin cerrahının biyolojik anne-babasını araması konu
ediliyor. Filmin özellikle akıl hastanesindeki karanlık ve ürkütücü atmosferi çok
başarılı. Hakkında çok az yerde yazı bulabileceğiniz bir yapım. Yine bu filmin pek
çok kişinin gözünden kaçmış olabileceği bir gerçek. Konu sizi içine çekmeyi
başardığı gibi kendinize kim neden acaba
niye gibi her türlü soruyu sordurtuyor ve finalde İspanyollar yine yapmış yapacağını diyorsunuz. Başarılı bir performans
sergileyen Berkano rolündeki “Tómas
Lemarquis” , “Noi Albinoi” ( Buzdan Hayaller) den hatırlayacağınız bir oyuncu. Kendisi
İzlandaca,Fransızca ve İngilizce bildiğinden pek çok filmde yer almakta ve 13
yaşında geçirdiği bir hastalıktan dolayı da vücudundaki tüyleri kaybetmiş.
DAGLICHT - 2013
Diğer gerilim filmlerinde bolca rastladığımız seyircide merak uyandıran ufak ayrıntılar Daglicht te de bulunuyor fakat olayların düzgün gidişatı ve kurgunun güçlü oluşundan dolayı bunlar sizi rahatsız etmiyor. Her ne kadar filmin sonunu tahmin edebilseniz bile yinede de Daglicht türünün başarılı örneklerinden birisi. Gizemi bol ,merak dolu bir senaryosu ve çarpıcı finali ile karşımıza gösterişsiz aynı zamanda otizm konusunda bilgilendiren bir yapım ortaya çıkmış. Daglicht,yine çok sevdiğim İskandinav filmleri furyasından birisi daha. Hollywood bu yapımı yakın zamanda gerilimi ve tempoyu arttırararak süslenmiş bir remake olarak önümüze sürerse şaşırmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder