Evli beş arkadaş, eşlerini
aldatmak üzere tuttukları bir çatı katını düzenli olarak sırayla
kullanmaktadır. Her birinde birer anahtar bulunan bu sıkı dostların
aralarındaki tek kural ise bu daireden asla kimseye bahsedilmemesidir. Bir sabah
bu dairede bulunan bir kadın cesedi, birbirlerini her zaman kollayan beşliyi
kısa sürede birbirlerine düşürür. Bu kadın kim? Onu eve içlerinden hangisi
getirdi? Cinayeti kim işledi? Yoksa bu onlara kurulan bir komplo mu?
Belçikalı yönetmen Erik Van
Looy, 2008’de çektiği ilk “Loft” filminin beklenenden çok ilgi görmesi üzerine
bu sefer de Hollywood versiyonu için aynı senaryoya sadık kalarak tekrar
yönetmenlik koltuğuna oturuyor. Aldatma teması üzerine kurulu bir gizem/gerilim
filmi olan The Loft’da, “Prison Break” dizisinden tanıdığımız Wentworth
Miller’in yanı sıra Karl Urban ve Rhona Mitra gibi oyuncular da oldukça
başarılı performans sergiliyor.
Çok sıradan bir konusu
olmasına rağmen yarattığı gizemi sonuna kadar koruyan The Loft, seyirciyi adeta
avucunun içine alan bir yapım. Film, bir yandan sorularını sorarken bir yandan
da cevaplarını bulmamız için yer yer flashback'ler ile seyirciye yol
gösteriyor. Hikayenin en güzel tarafı ise, yönetmenin olayları seyirciye üç
farklı şekilde anlatması. Bir yandan sorgulama sahnesi gösterilirken, bir
yandan da cesedin bulunmasından önce geçen olaylara ve günümüzde yaşanan
çekişmelere yer veriliyor. Birbirlerini sorguladıkları sahneler ve olayları
çözmeye çalışırken yaşanan gerilim, seyircinin bir an için bile filme ilgisini
kaybetmesine izin vermiyor. Başlarda normal tempoda ilerleyen filmin, olay
döngüsü yavaş yavaş çözülmeye başladığında gerilim ve gizem dozu bir hayli
artıyor. Her ne kadar olay kurgusu fazla karışıklık yaratmadan sırayla
anlatılmak istense de, bir süre sonra yine de seyircinin kafası istemeden karışıyor.
Yönetmenin filmi çekerken izleyicilere tahmin üzerine tahmin yürüttürmeyi
hedeflediği apaçık ortada. Güzel bir oyun kurgusunun yanında inanılmaz sarsıcı
planlarla izleyicileri kendine bağlayan The Loft,un en can alıcı sahnelerinden
birisi ise, yemek bölümündeki entrikalar. Sürprizlerle dolu olan “The Loft”
esas bombayı ise finalde patlatıyor ve izleyenleri ters köşeye yatırıyor.
Hikayesini evlilik kurumuna
ihanet eden erkekler üzerinden anlatan Erik Van Looy, evli çiftlerin dışarıdan
mutlu görünürken kendi içlerinde yaşadıkları kabusu, gerilimle karıştırıp
gerçekçi bir dille filme aktarmayı başarmış. Kısıtlı mekanlarda az bütçeyle
çekilmiş bir film olmasına rağmen The Loft, kesinlikle özgün bir yapım.
Hitchcock tarzı gerilim filmlerini andıran film, bol kanlı korku filmlerinden
sıkılan ve kaliteli bir gizem/gerilim filmi seyretmek isteyenler için biçilmiş
kaftan.
Bu Yazım Popüler Sinema da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder