Joel Edgerton,
Animal Kingdom, The Great Gatsby, The Thing (2011) gibi filmlerdeki
performanslarından tanıdığımız bir oyuncu. Edgerton, ilk kez yönetmenliğe
soyunduğu filmi The Gift’in aynı zamanda hem senaristi, hem de filmin
esrarengiz ve kafayı sıyırmış Gordo’su. Bu tuhaf piskopatı izlerken Pasifik
Tepelerindeki Michael Keaton’ı, Korku Burnu’ndaki Robert De Niro’yu aklımıza
getirmeden de yapamıyoruz. Hatta buna benzer son zamanlarda The Guest (2014)
diye hiç de fena olmayan bir filmin ortaya çıktığını da belirtirim. Eve
musallat olan, genelde nerden geldiğini belli etmeyen etse de yalan dolan bir
hikayeye sahip gizemli bir yabancı üzerine işlenmiş filmlerin geneli izleyiciyi
memnun eder. Sadece son sahnesinde her şeyin açığa kavuştuğu enteresan bir
senaryo ile seyirciyi pür dikkat ekrana yapıştırır. The Gift yine aynı çizgide
yol alan eski psikolojik gerilim filmlerinin tadında başarılı bir yapım.
Hikaye, Gordo
adındaki sinsi bakışlı piskopat tipli bir karakterin üzerine yazılmış.
California’ya yeni taşınan Robyn ve Simon çiftinin başına musallat olan Gordo
ilk başta Simon tarafından kaleyi fetheder. Kendisinin liseden arkadaşı
olduğunu söyler ve olaylar bu sevimli tanışmanın ardından ufak ufak rahatsız
bir hal alır. Gordo gündüzleri Simon işteyken Robyn’i hedef alarak her gün
kapısına farklı hediyeler bırakır ve evlerinin etrafından ayrılmaz. Nezaketen
kendisine iyi davranışlarda bulunan aileye, gün geçtikçe hediyeler yollaması,
aniden ortaya çıkması ve anlattığı tuhaf hikayeler yüzünden rahatsızlık vermeye
başlar. Bu yabancının amacı nedir? Neden Simon’ı 20 yıl sonra buldu ? Neden
sadece Robyn’e takıntı vaziyetinde gündüzleri ziyaret ediyor ? Bu hediyelerin
anlamı nedir ? Rahatsız davranışlarının ardında geçmişi ile ilgili ne gibi
bağlantılar yatıyor ? İşte bu sorular seyirciyi filmin son sahnesine kadar rahatsız
ediyor, kafa kurcalıyor ama asla sıkmıyor.
Joel
Edgerton, oynadığı Gordo karakterinde çok başarılı. Hatta o kadar başarılı ki
yolda görseniz boğazına yapışırsınız bela tipin. Senaryosunu da yazan Edgerton,
ilk denemesi olan bu uzun metrajlı filminde kendisini gayet güzel kanıtlamayı
başarıyor. Böyle eli ayağı düzgün bir filmle çıkış yapması tabii ki sinema severleri
memnun ettiği gibi yeni bir beklenti içine de sokuyor. Simon’ı canlandıran Jason
Bateman genelde komedi ağırlıklı filmlerde rastladığımız bir oyuncu olmasına
rağmen filmdeki gergin koca rolünün altından kolayca çıkmayı başarmış.
Gordo’nun oyunculuğu kadar filmde Robyn
karakterine hayat veren Rebecca Hall ‘ın mükemmel performansı da gözden
kaçmıyor. Özellikle evde sessizliğin hakim olduğu bir ortamda Robyn (Rebecca
Hall)’ın gergin halleri izleyicinin de an ve an gerilmesine neden oluyor. Çıt
çıksa hoplayacağınızı bilseniz bile o an beklemekten başka çare kalmıyor.
Hikayenin
düzgün oluşunun yanında birde evli çiftin oyunculukları göz doldurunca tabii ki
seyirciyi içine hapseden oldukça inandırıcı bir film ortaya çıkmış. Edgerton
filmde geçmişle olan hesaplaşmalara ağırlık verirken,aslında izleyenlere mesaj niteliğinde
birçok şeyi anlatmaya çalışmış.Şöyle ki;zamanında yapılan hatalar, saklanan
sırlar gün gelir karşınıza çıkar, hem de en mutlu anınızda tüm huzurunuzu
kaçırarak. Edgerton, hikayesinde kişisel bozukluğu olan erkek tiplemesini öne
çıkarırken, aynı zamanda kendine güveni olmayan ve yalan üzerine kurulu bir
hayatı felsefe edinmiş karakterlerede bayağı bir dokunduruyor. Kötülüklerin
mutlaka bir şekilde karşılığı olabileceğini açık ve net bir şekilde anlatan The
Gift, tuhaf ve merak uyandıran hediyeleri de hikayenin alt metnine güzelce
yerleştiriyor.
Evliliğin
temel taşı olan dürüstük ilkesini sonuna kadar savunan film,başladığı ilk
dakikadan son ana kadar seyirciyi merak içinde bırakıyor ve bolca düşündürüyor.
İzlerken kafanızda türlü türlü
senaryolar üretebileceğiniz The Gift, her ne kadar klişe bir konuya
sahip olsa da, hikaye örgüsünün düzgün gidişi sayesinde dipten ve derinden
gelen gerilim ve gizem, sonlara doğru iyice artarak ürpertici detaylarla
sonlanıyor. Psikolojik gerilim türündeki yapımların arasında şimdiden kendine
iyi bir yer edinmeyi başaran The Gift, asla izleyiciyi üzmediği gibi tam
tersine gizemli bir ziyafet veriyor.
Bu Yazım Popüler Sinema'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder